Bizimle iletişime geçin

Köşe Yazıları

Permakültürün teorisini ve uygulanmasını yaşayarak öğrendik

Yayınlanma

Tarih

Geçen hafta TÜBİTAK 4004 proje yürütücülüğünü Sorgun Bilim ve Sanat Merkezi Müdürlüğünün yaptığı, benimde uzman olarak görev aldığım “Sürdürülebilir Bir Dünya İçin Permakültür Felsefesiyle Doğada Öğreniyorum” isimli projenin eğitimi verimli bir şekilde tamamlandı. Eğitim kaplıcaları ve kömür ocakları ile ünlü Sorgun ilçesinde Safa Termal otelde yapıldı. Açılışta Yozgat Bozok Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Karadağ ve Sorgun’un önemli protokol üyeleri hazır bulundu. Açılış konuşmalarında yaşanabilir bir dünya için permakültür felsefesinin sağlıklı ve kaliteli yaşama etkisinin ne kadar önemli olduğu vurgulandı.

Yıllardır permakültür eğitimlerini bende çok merak ediyordum ve eğitim esnasında tüm etkinliklere katılmaya çalıştım ve kendimce de bir şeyler yapma telaşında idim.

Permakültüre burada kısaca bir parantez açmam gerekmektedir. Çünkü ileride çok daha önemli olacak ve sağlığımız için kendimiz bahçemizde permakültürü uygulamak zorunda kalacağız. Permakültür ismini ilk gündeme taşıyan kişi Bill Mollison.  Bir Tasarımcı Elkitabı adlı eserinde permakültürü şöyle tanımlıyor: Permakültür, doğal ekosistemlerin çeşitliliğine, istikrarına ve esnekliğine sahip olan tarımsal olarak üretken ekosistemlerin bilinçli tasarımı ve bakımlarının sağlanmasıdır. Üzerinde yaşayan insanlar ile arazinin gıda, enerji, barınak ve diğer maddi ve manevi ihtiyaçları sürdürülebilir bir şekilde karşılayan ahenkli bütünleşmeleridir. Sürdürülebilir tarım olmaksızın istikrarlı bir sosyal düzen mümkün değildir.

Bill Mollison permakültürün etik ilkelerini de şöyle sıralamaktadır:

– Yeryüzüne Özen Gösterme; bütün yaşam sistemlerinin, canlı cansız bütün varlıkların devamı ve çoğalması için gerekli koşulları sağlama.
– İnsanlara Özen Gösterme; insanların gıda, barınak, eğitim, tatmin edici iş ve keyifli insan ilişkilerine sahip olarak sağlıklı bir şekilde var olmaları için gerekli kaynaklara ulaşmalarını sağlama.
– Nüfus ve Tüketime Sınır Getirme; kendi ihtiyaçlarımızı kontrol altına alarak, yukarıdaki ilkeleri desteklemek için kaynak ayırabiliriz. Zaman, para veya enerji cinsinden olabilecek bu kaynakları birinci ve ikinci ilkelerin gerçekleştirilmesinde kullanabiliriz.

Proje eğitiminde, hem kültürel hem de sportif etkinlikler de bu proje eğitimi boyunca ihmal edilmemişti.

Tanışma ve bilgilendirme etkinlikleri son derece verimli geçmiş ve tüm katılımcılar arasında sıcak bir ortam oluşuvermişti. Farklı üniversitelerden gelen hocaların kendi alanları ile ilgili sunumları dinlenmeye değerdi.

Permakültür tasarım etkinliklerine ise ayrı bir başlık açmak gerekiyor. Hem teorik bilgiler verildi hem de uygulamalı olarak bizlere öğretildi.

Bitki spiralli atölye çalışması, yükseltilmiş sebze yatağı, kompost ve solucan gübresi yapımını uzman hocalarımız bizlere uygulamalı olarak öğrettiler. Uzun zamandır elime kürek almamıştım, el arabası ile toprak da taşımamıştım. Ama hani derler ya “çalışarak ve uygulayarak öğrendik” aynen öyle de oldu. O an hiç yorulduğumu hissetmiyorum, akşamı ise söylemeyim.

Yozgat Bozok Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gedikhasanlı Bilal Şahin Uygulama ve Araştırma İstasyonunda ise direk doğal domateslerin, elmaların ve armutların tadına baktık. Çok güzel bir uygulamalı bahçe yapılmış. Emeği geçen hocalarımıza ve oradaki emektarlara çok teşekkür ediyorum. Yozgatlı iş adamı Bilal Şahin ağabeyin orada bile yapmış olduğu bir yatırımını, desteğini ve hibelerini görmek müthiş bir duygu. Ne kadar teşekkürlerimizi belirtsek azdır.

2 gün boyunca Çekerek Bilim Merkezinin imkânlarını kullandık ve oradaki hocaların ve görevlilerin sıcak iletişimleri bizleri gururlandırdı. Hayatımda ilk defa rafting yapmanın verdiği hazzı ise anlatamam ancak yaşamak lazım. Burada Cumhurbaşkanı yardımcısı ve hemşerimiz Sayın Fuat Oktay’ın Çekerek ilçemize yaptıkları için de ayrıca çok teşekkür ederim. Bu Bilim Merkezi, Rafting parkuru ve diğer yapılmış projeler ileride ki faaliyetler ile inanılmaz derecede bu bölgeye hizmet edecektir. Her gün ziyaretçi akınları yaz sezonunda başlamış. Okullar açılınca oradaki yoğunluğu sizler de tahmin edersiniz artık.

Yozgat ili katı atık bertaraf tesislerini gezerken de gurur duydum. Bu müthiş tesis Türkiye’nin ilk sekizine giren modern bir tesismiş. İnşallah ileride tam randımanlı çalışır ve Türkiye’nin atık problemlerinin çözümüne yardımcı olur da geleceğimiz daha bir temiz hale gelir. Bizleri tesislerde ağırlayan ve tesisleri gezdirip bilgiler veren Ayça Durak Yılmaz, Ahmet Fidan ve Nurdan Taşarsu arkadaşlarımıza ilgi ve alakalarından dolayı çok teşekkür ederim.

Yozgat’taki müze ve konaklar ise ayrı göz kamaştırıcı yerler. Eminim Yozgat’a geldiğinizde bu konakları gezersiniz ve o mistik havayı teneffüs edersiniz. Bu konakları bizlere hazırlayanlara da minnettarız.

Sorgun Bilim ve Sanat Merkezi müdürü Yusuf Ünal, proje yürütücüsü Merve Şirin, uzmanlar Tuba Delice, Gülhanım Çelik mükemmel bir şekilde bu proje eğitimini ve programı hazırladıkları için çok teşekkür ederim. Genç ve dinamik öğretmenlerimizin gelecekte çok daha başka başarılara imza atacaklarına eminim. Sorgun İlçe Milli Eğitim Müdürü Musa Öcal’da proje boyunca ilgi ve alakasını ihmal etmedi, ona da şükranlarımızı sunarız.

Eğitmen olarak görev yapan ve farklı üniversitelerden gelen Prof. Dr. Gürkan Semiz, Prof. Dr. Mustafa Metin, Prof. Dr. Ufuk Koca Çalışkan, Prof. Dr. Osman Tugay, Doç. Dr. Cennet Yaman, Öğr. Gör. Selcan Özyalın, öğretmenlerimiz Sedat Toy ve Macide Işık hocalarımıza proje eğitiminde gösterdikleri özverili sunumları için çok teşekkür ederim. Her biri alanlarında ve sunumlarında oldukça başarılı idiler.

Katılımcı öğretmenlerimizi de yaz tatillerini bölüp bu eğitimlere katıldıklarından dolayı tek tek kutlarım.

Okumaya devam et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Köşe Yazıları

Bilim Bozkır Topraklarındaydı!

Yayınlanma

Tarih

Yazar

10-12 Ekim tarihleri arasında, Yozgat saat kulesinin bulunduğu Cumhuriyet Meydanı’nda “Bozkırda Bilim Var 2” şenliği gerçekleştirildi. Yozgat Valiliği himayesinde, Yozgat Milli Eğitim Müdürlüğü ve Yozgat Bozok Üniversitesi tarafından düzenlenen programda, Yeşilay’dan Kızılay’a, Yozgat’ın resmî kurumlarından Yozgat Belediyesi’ne kadar pek çok paydaş yer aldı.

Yanlış okumadınız; toplam 8 paydaş ve 7 sponsor vardı.

TÜBİTAK 4007 Destek Programları gerçekten çok önemli ve ülkemizde büyük bir boşluğu dolduruyor. Ancak bu tür programlar inanılmaz derecede yorucu ve yıpratıcı olabiliyor. Proje ekibinin üstün çabaları ve gönüllüğü olmasa, bu tip etkinlikler ya hiç gerçekleştirilemez ya da yarım kalır.

Bu etkinlikle Yozgat’ta bilim ve teknoloji tanıtılarak, genç nesilin bilime olan ilgisi artırılmaya çalışıldı.

Düşünsenize, toplam 49 atölye ve 5 saha çalışması vardı! Benim “Plastik Ayak İzimi Azaltıyorum” atölyemdi. Gelen öğrencilere, velilere ve Yozgat halkına çevre kirliliği ve plastik kirliliğinden bahsettim; gelecekte bizi bekleyen sorunlar hakkında bilgilendirme yaptım. Yanımdaki asistanlarım ile öğrendiklerini renkli sayfalara resmetmelerini sağladık.

Kimya deneyleri ise oldukça gösterişliydi ve öğrencilerin gözleri benim atölyemden sürekli yan tarafa kayıyordu.

Dünya böyle bir yer işte. Birimiz kirletiyor, diğerimiz temizlemeye çalışıyor. Bu anekdotu paylaşınca gülümsemelerimiz artıyordu.

İl Emniyet Müdürlüğü’nün toplum destekli ve trafik ekiplerinin özverili çalışmaları, temiz enerji projeleri, inovatif sağlık çözümleri, atıkların sanata dönüştürülmesi, tarihe yolculuk ve mancınık yapımı, praksinoskopi, meyve analizi, sihirli kimya, mikro dünyayı keşfetme, böceklerin gizemli dünyası, diş sağlığı ve bakımı, deprem farkındalığı, küçük mucitler, yapay zekâ uygulamaları, ilk robotum hoverboard, taşların renkli dünyası, teleskop gösterileri gibi sayısız atölye etkinliği düzenlendi.

Etkinlik inanılmaz derecede kalabalıktı. Katılımın yirmi beş binin üzerinde olduğu söyleniyor. Sadece öğrenciler ve veliler değil, yaşlı nine ve dedeler bile ilgi odağı oldu. Ellerinde ikram edilen çorbalar ve çaylar ile şaşkın şaşkın etkinlik alanını gezen yaşlılarımız, şenliğe ayrı bir renk kattı.

Tiyatro gösterileri, dil öğrenme becerileri, roket atma etkinlikleri, ok atma gibi aktiviteler de etkinliğin etkileyici yanları arasındaydı.

Açılışta Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan ve Yozgat Milli Eğitim Müdürü İsmail Altınkaynak, yaptıkları konuşmalarla bilim şenliğinin önemine vurgu yaptılar ve etkinliğe ne kadar değer verdiklerini gösterdiler.

Üç günlük bilim şöleni, çevre ilçelerden gelen öğrenciler, ilgili veliler ve diğer misafirlerin yoğun katılımıyla son buldu.

Proje yürütücüsü alan Fatma Temel Turhan Bilim ve Sanat merkezi öğretmenlerinden Figen Kasap, uzman olarak görev Mehrican Çakıroğlu ve Mevlüde Çağlayan başta olmak üzere tüm proje öğretmenlerini, üstün gayret ve zamanlarını harcayan Yozgat Bozok Üniversitesi öğretim üyelerini ve bu etkinlikte görev alan öğrencilerimizi fedakarlıklarından ve emeklerinden dolayı tebrik ediyorum.

Okumaya devam et

Köşe Yazıları

Mikroplastikler: Görünmeyen Tehlike Artık Her Yerde

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Bugün, World Economic Forum’un mikroplastikler hakkında sunduğu bilgileri tartışmak istiyorum. Okuyucularım bilir, yıllardır mikroplastiklerin zararları üzerinde duruyorum. Yazılar yazdım, konferanslar verdim ve vermeye de devam ediyorum.

Ancak hala neyle karşı karşıya olduğumuzu tam olarak bilemiyoruz.

Gelecekte çok daha ciddi sonuçlarla yüzleşebileceğiz.

Mikroplastikler artık her yerden bize ulaşabiliyor: havadan, sudan ve topraktan.

Bu yoğun mikroplastiklerin vücudumuzda etkisiz kalmayacağı kesin. World Economic Forum’un verilerine göre, mikroplastiklerin kalp krizi ve felç riskini artırabileceği belirtiliyor. Ne kadar acı değil mi?

Hayatımızı kolaylaştırdığını sandığımız bu maddelerin ne kadar büyük zararlar verebileceğini artık daha net tahmin edebiliyoruz.

2024 yılı Küresel Riskler Raporu’nda mikroplastikler, Dünya Ekonomik Forumu tarafından en büyük on risk arasında yer almış durumda.

Yıllık 78.000 ile 211.000 mikroplastik parçacığını yiyeceklerimiz aracılığıyla vücudumuza aldığımız biliniyor.

Düşünsenize, dolmalarımız bile artık plastikle kaplanmış durumda!

Birleşmiş Milletler Çevre Programı’na (UNEP) göre, her yıl 23 milyon ton mikroplastik sularımıza karışıyor.

Araştırmalar her geçen gün artıyor, mikroplastiklerin midyelere, ballara ve tarım alanlarına bile bulaştığı tespit ediliyor.

Tarım arazilerimiz artık mikroplastiklerle dolu.

Mart 2022’de BM Çevre Meclisi’nde 175 ülke plastik kirliliğine son vermeyi taahhüt etti ve diğer ülkeler de bu konuda çalışmalar başlatmış durumda.

Hatta mikroplastik yiyen robotlar gibi yenilikçi çözümler geliştiriliyor.

Bu tür çalışmalar, geleceğimiz için hayati öneme sahip.

Mikroplastik konusunu işlemeye devam edeceğim. Her bilgiliyi okuyucularım ile paylaşacağım.

İster misiniz cidden?

Okumaya devam et

Köşe Yazıları

“Aybüke: Öğretmen Oldum Ben” Filmine Dair

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Bugün TRT 1’de yayınlanan “Aybüke: Öğretmen Oldum Ben” filmini izledim. Gerçekten de çok güzel bir film yapmışlar, emeği geçenleri tebrik ediyorum. Etkilenmemek mümkün değil.

30 yıldan fazla yaşadığım Diyarbakır’daki günlerim aklıma geldi.

Hani derler ya, “Diyarbakır geleni de ağlatır, gideni de.”

Tam Güneydoğu için söylenmiş bir laf, cidden.

Asistanlığı kazandığımda herkesin, Diyarbakır’da yaşanır mı? Hiç çekinmiyor musun? Gitme! gibi söylemlerini hiç unutamıyorum.

Ama göz açıp kapayıncaya kadar 30 yıl geçmiş işte. Diyarbakır’a gelişim gibi dönüşümde de ağlamaklı olmuştum.

En güzel günlerim de en acı günlerim de Diyarbakır’da geçti.

Terör nedeniyle gazetelerin satışının yasaklanması yüzünden Emniyet Müdürlüğü’nün önünden gazete almalarımızı, zorla kepenk kapattırmalar nedeniyle alışverişlerimizi yapamayışımızı, derslerin boykotlar nedeniyle yapılamayışını hatırlıyorum.

Filmi izlerken yaşadıklarım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti.

İnşaAllah artık böyle şeyler ülkemin hiçbir köşesinde yaşanmaz.

Filmde öğrencilere bir şeyler öğretme telaşı çok iyi vurgulanmıştı.

Bana göre abartı yoktu; her şey çok gerçekçiydi.

Karacaoğlan’ın, “Girebilsen sinede neler var, yar içinde yar olur dedikleri” mısraları bir arabanın camında göründü ve o kadar anlamlıydı ki…

Fırıncının dik duruşu ve halkın teröre meydan okuması, “İşte bu!” dedirten cinsten bir andı.

Bu yaşanılası güzel ülkemizin artık terörle dertlenmemesi gerekiyor.

Güçlü Türkiye’mizi daha da güçlendirmeliyiz.

Terörün siyaseti olmaz.

Devlet ve millet el ele olduğunda terör de olmaz. Bunu başarmalı ve terörü bitirmeliyiz artık. Kürtçe de bizim dilimiz; ona daha çok sahip çıkmalıyız. Filmdeki Kürtçe türkü vurgusu da çok önemliydi.

Şehit Aybüke öğretmenim… Söylediğin o türkü ne kadar da manidardı:

“Beni öldürenin yoktur dini imanı.”

Gerçekten de suçsuz ve savunmasız insanları öldürenlerin ne dini ne de imanı olur.

Filmin yönetmeni Murat Onbul’u, senaristleri Uğur Kılıç ve Ozan Bodur’u, Aybüke rolündeki Nihayet Şahin’i ve diğer oyuncuları gerçekten tebrik ediyor, bu tip gerçekçi filmlerin devam etmesi dileği ile…

Okumaya devam et

Trendler

Prof. Dr. Hamdi Temel © 2020 Tüm hakları saklıdır. Site içerisindeki yazıların izinsiz ve kaynak gösterilmeden paylaşılması yasaktır.

Toplam Ziyaretçi Sayısı

maksibet giriş maksibet film hd izle film izle film hd izle şutbet giriş şutbet oslobet giriş oslobet betmoris giriş betmoris elexusbet giriş favorislot elexusbet giriş