Bizimle iletişime geçin

Köşe Yazıları

Letonya Rezekne’de Dijital Gençlik Çalışması

Yayınlanma

Tarih

13 ile 19 Haziran tarihleri arasında LİDOKS’un katılımcısı olarak Letonya’nın Rezekne ilinde “Digital Youth Work (Dijital Gençlik Çalışması)” eğitim kursuna katıldım. Türkiye ile birlikte 8 farklı ülkeden (Letonya, İspanya, Litvanya, İtalya, Bulgaristan, Hırvatistan, Polonya) katılımcılar ile bir hafta hem eğitimler aldık hem de sosyal ve kültürel programlara katılarak dolu dolu bir haftamızı geçirdik. Öğrendiğim bazı yeni teknikleri kendi üniversitemde de uygulayacak olmaktan mutluluk duyacağım.

“KA153-YOU – Mobility of youth workers” Gençlik Çalışanlarının Hareketliliği programı yaş sınırı olmayan gerçekten de çok önemli bir program. Programa dâhil olan ülkelerinin gençleri ve gençlik çalışanları bir araya geliyor ve birbirlerinin kültürleri hakkında bilgi sahibi oluyorlar.
Erasmus+ programı 2021-2027 döneminde Dijital Dönüşümü, İklim, Çevre ve Sürdürülebilirliği ayrıca Dahil Etme ve Çeşitliliği teşvik etmekte olduğunu görüyoruz. Bu projelere dâhil olunabilir ya da yeni projeler yazılabilir.
Kültür gecesi ise apayrı bir gece ve eğlenceli. Herkes kendi kültürlerini anlatma telaşı içindeler ve önceden hazırlık yapıyorlar. Bizde kültür gecesinde ülkemizden getirdiğimiz pişmaniye, pestil, lokum, cevizli sucuk, kuru pastalar gibi bizi anlatan yiyeceklerimiz ile kendimizi ve kültürümüzü tanıtmak imkânını bulduk. Getirdiklerimizin çok da rağbet gördüğünü rahatlıkla söyleyebilirim. Hemen hemen herkesin baklavayı sorması bize tebessüm ettirdi. Ama uzun yollardan geldiğimizden dolayı baklavamızı getirme şansımız yoktu. Diğer ülkelerinde yiyeceklerinin helal olanlarını tatma ya da görme fırsatını yakaladık.
Proje eğitiminde ilk gün öncelikle KA1 projeleri nedir? Nasıl projeler hazırlanabilir? Gibi soruların cevabı bulunmaya çalışıldı.
Konulara uygun eğitim aktiviteleri oldukça mükemmeldi. Senaryolar oluşturup videoların hazırlanması ise çok eğlenceli idi. Hem de yeni teknolojileri kullanmayı öğrendik. Avrupa’daki gençlerin video çekimlerini çok güzel kullanıp değişik animasyonlar yapmaları ise takdire şayandı. Bizim gençlerinde maşaAllahı vardı tabi bunu belirtmeden geçemem…
Herkesin eğitimlere aktif katılımlarının sağlanması da son derece önemli idi. Ben de bazı aktivitelere katılmaya zorlansam da uymaya çalıştım.
Genelde yurt dışında aç kalırım. Ama bize hazırlanan yemeklerde çok güzeldi. Öğlen akşam balık istemem katılımcılar arasında da gülüşmelere neden olduğunu biliyorum ama iyi ki balık yemeği seviyorum. Birde patates denince Letonya akla geldiğini orada öğrendim. Bolca patateste yediğimi söyleyebilirim. Patates fıkralarını hiç bilmiyordum. Bolca eğitim esnasında yapılan patates fıkralarını öğrenmiş oldum.
Bu eğitim kursunun sonunu kısaca özetlemeye çalışmam gerekirse,
Katılımcılar;  gençlik çalışanlarına Dijital gençlik çalışmalarında yeni beceri ve yeterlilikler sağlayarak birçok yeni fikir ve kullanışlı dijital araçları öğrenmiş oldular.

“Dijital Gençlik Çalışması” projesi Erasmus+ eğitim kursuydu. Proje çalıştayları sırasında kuruluşlar, dijital gençlik çalışmalarındaki fırsatlar ve zorluklar hakkında tartıştılar, dijital yeterliliklerini geliştirdiler ve bunların gençlik çalışmasında nasıl uygulanacağını anladılar, dijital gençlik çalışması araçlarını ve metodolojilerini araştırdılar ve incelediler, geleneksel yöntemleri dijital ortamda test etme şansı yakaladılar.

Eğitimin olduğu yer Rezekne’den de kısaca bahsetmek isterim. Letonya’nın 7. büyük şehri. Rezekne denilince galiba aklımda kalan ilk şey yeşilliği idi. Yemyeşil bir şehir. Türklerin çok az olduğu bir şehir sadece 3 kişi olduklarını duydum ve 3 hemşerimizle de tanıştım.

Tarihi kiliselerini de her yerde görebiliyorsunuz. Devamlı programlarda yapıyorlar. Birkaç sefer kiliselerinin içinde ve önünde etkinliklere şahit olduk.
Kale tepesine de muhakkak çıkıp Rezekne’yi temaşa etmek gerekmektedir.
Ahşap kiliseleri ve ahşap evleri çok görebiliyorsunuz. Çünkü odun sektörü burada çok gelişmiş. Latgal Tarih ve Kültür müzesi de gezilecek yerlerden. Anıtlar ve heykellerinde oldukça fazla olduğunu görüyorsunuz.
Bu küçük şehirde Rezekne Teknoloji Akademisi’de var. Uluslararası düzeyde eğitimlerine devam etmektedirler.
Bir haftalık süre içinde eğitmen olarak görev yapan Liga Silina’nın performansı harika idi. Kendisine buradan tekrar teşekkür ediyorum. Organizasyona ev sahipliği yapan Rezekne’deki dernek “World-Our Home derneği çalışanlarına ve başkanı Natalija Covva’ya misafirperverliklerinden dolayı çok teşekkür ediyorum. Tabi ki, bu fırsatı bana sağlayan ve projeleri ile hep gündemde olan LİDOKS ekibine başarılarının devamını diliyor şükranlarımı sunuyor ve https://www.lidosk.org/index.php/tr/ wep sayfasını takip ederek fırsatlarından yararlanmanızı diliyorum.

Okumaya devam et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Köşe Yazıları

Sarılma ya da kendini iyi hissetme hormonu: Oksitosin

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Bir seçim sürecini daha atlattık, çok şükür. Üzülenler ve sevinenlerin iç içe olduğu anlara tanıklık ediyoruz.

Hayatım boyunca görev değişikliklerinde basının önünde yapılan törenlere çok anlam veremedim. Üzüntülü bir insanı toplum önünde uğurlamak hiç te hoş bir şey değil.

Düşünsenize zaten bir seçimi kaybetmişsiniz ve o kadar kalabalığın sizi uğurlaması, kazanan kişi ve etrafındakilerinin alaycı bakışları arasında kendi arabanıza binmeniz, nasıl bir iç âleminizde yankılar uyandıracaktır, düşünemiyorum bile.

Ülke olarak zaten bürokrasiye, protokole, şana, şöhrete, makam arabalarına çok önem veren bireyleriz.

Normal hayata dönerken çok zorlanacaklarına da eminim.

Gerçi diyebilirsiniz, buna katlanmak ta bir erdemliktir.

Keşke o erdemi gösterebilsek, zaten şan ve şöhrete de bu kadar düşkün olmayız demektir.

Seçim bitti artık. Şu an için sadece ülkemize ve halkımıza yapılacak hizmetlere odaklanmak gerekiyor.

Verilen vaatlerin yapılması ve uygulanabilir hale getirilmesi en büyük heyecan olmalı.

Ama sosyal medyada bazı insanlar karşı tarafa verilen oyları hainliklerle suçlamaya başlamışlar bile.

Öyle olmamalı,

Ülkemizin güçlü bir kurumsal yapısı olursa zaten hiçbir kimse bu ülkeye hainlik yapamaz. Akılından bile geçirmemeli.

Ben aslında çok farklı bir konuya temas edecektim ama konu nereden nereye geldi.

Konumuz karamsarlık ya da insanların birbirini sevmemeye başlaması. Şefkatsiz bir nesilin ortaya çıkması.

Yani

Sarılma ya da kendini iyi hissetme hormonumuz oksitosinin değerinin düşük olması. Yani Allah’ın bir lütfu olan hipotalamus tarafından üretilen ve fiziksel olarak şefkatli olduğumuz zaman salınan oksitosin hormonumuzu güçlendirmemiz gerekiyor.

Aslında oksitosinin salgılanması çok basit.

Şefkatli olmak ve sarılmak. Bu sağlığınızı da olumlu etkiler.

Kadınlarda oksitosin hormonu erkeklere göre ise daha yüksektir. Kadınlarımız daha şanslı yani. İdareciliklerinde de genelde şefkat kahramanlıkları daha bir ön plana çıkıyor.

Bırakalım artık seçim sürecini.

Hadi sarılalım ve şefkatle birbirimizi kucaklayıp oksitosin hormonunu salgılayarak ülkemize hizmet etmeye ve neşeli bir hayat sürmeye devam edelim.

Okumaya devam et

Köşe Yazıları

Sonunda Küresel İklim Çekirgeleri de Çıldırttı!

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Geçen gün Anadolu ajansında Science Advance dergisindeki bir makalenin 15 yıllık çalışmalarının anlatıldığı bir haber vardı.

Okudukça şok oluyorsunuz.

1985-2020 yılları arasındaki çöl çekirge istilalarını incelemişler. 48 ülkeyi ele almışlar ama en fazla Fas, Kenya, Nijer, Yemen ve Pakistan’ın etkilendiğini görmüşler. Çekirge sürülerinin yüz binlerce dönüm araziyi talan ettiğine şahit olmuşlar.

Araştırmacıların çöl çekirgesi istilasının hava sıcaklığına, toprağın nemine, yağış miktarına ve rüzgâra bağlantılı olduğunu tespit etmeleri gerçekten de çok ilginç. Yani çorak bölgelerin ani ısı değişiklikler yaşaması ve ani yağmur yağışları ile çekirge sayısının etkilendiği vurgusunu yapmışlar.

Eninde sonunda bu istilanın Batı Avrupa ve Batı Orta Asya’ya geleceğini belirtmişler.

Haberde Dünya Bankası; 2003-2005 yıllarında Batı Afrika bölgelerindeki çekirge istilasının 225 milyar dolar gibi büyük akademik kayıplara neden olduğunu açıklanmış.

Düşünsenize şuursuzca etrafımızı kirletmemiz sağlığımızı sadece sağlığımızı bozmuyor, ekonomimizi de felç ediyor.

Yıllardır söylüyorum. Plastiğin vermiş olduğu kirlilik sonucu karbon döngüsü ile karbondioksit salınımını tetikliyor diye.

Geri dönüşüm ünitelerimiz yetersiz, insanlar hala çevresini kirletiyor. Resmi kurumlar kirliliği önleme konusunda etkisiz ya da bilinçsiz.

Sokaklarda gezdiğiniz zaman her yerde gözünüzü acıtan nahoş bir kirlilik ile karşı karşıya kalabiliyorsunuz.

Fosil yakıtlarımızdan hala sera gazları bol miktarda salınıyor.

Orman tahribatını önlemede yetersiz kalıyoruz.

Endüstriyel faaliyetler sonucu açığa çıkan gazlar havamızı kirlettikçe kirletiyor.

Tarım topraklarımız verimsizleşmiş.

Su kaynaklarımız azalmış.

Tüm dünyada bu problemler gün geçtikçe de artmaya devam ediyor.

Önlemler konusunda yetersiz kalıyoruz.

Çevreye verdiğimiz zararlar küresel iklimi de ekliyor.

Şubat ayında günlük güneşlik bir hava var.

Kar ve yağmur yağışları yetersiz.

Dünyamız ısındıkça ısınıyor.

Sonunda küresel iklim değişikliği çekirgeleri de çıldırtmış.

Sırada ne var acaba?

Kaynak

https://www.aa.com.tr/tr/gundem/arastirma-iklim-degisikliginin-getirdigi-dengesiz-hava-kosullari-cekirge-istilalarini-artiracak/3138108#

Okumaya devam et

Köşe Yazıları

Bazen de hayatı yavaşlatmalı mı ki insan?

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Amerika’da üniversiteleri ziyaret ettiğim zamanlarda bir üniversitedeki hoca ile görüşme talep etmiştim. Pazartesi günü müsait olup olmadığını sorduğum zaman hocanın “bugün golf maçım var hocam yarın görüşebilir miyiz” demesine çok şaşırmıştım.

Mesai saatlerinde bile kendisine zaman ayırıyordu. 

Bizim üniversitemizde birisi benden mesai saatlerinde randevu istese ve yurt dışından geldiğini de öğrensem en kısa zamanda randevu vermeyi kendime hep düstur edindim.   

Bırakın mesai saatlerini, mesai saatleri dışında bile akademik çalışmalarım hep dolu dolu geçti.

Hafta sonlarında da odamda çok olmuşumdur. 

Profesör olana kadar laboratuvardan hiç çıkmadım. Profesör olduktan sonra da yüksek lisans ve doktora öğrencilerimle akademik çalışmalarımı aksatmadan devam ettirdim. 

Bazen “hobileriniz nedir? hocam” sorusunu atlatmaya çalıştığım çok olmuştur. 

Doğru ya akademik çalışma yapmaktan başka hobilerimiz mi? Neler ki acaba?  

Bu soruya cevap vermem çok zor cidden. 

Bazen işlerim azaldığında kendimi boşlukta hissediyorum. 

Tatile çıktığımızda bile tarihi ya da doğal güzellikte olan yerlerin fotoğraflarını çeker ve gördüklerim ile ilgili köşe yazıları yazmaya çalışırım. 

Doğrumu yapıyorum bilmiyorum. 

Bazen iç alemimde kendimle hesaplaşıyorum.

Belki de sadece seyretsem ya da kendim için baksam. 

Ama yapamıyorum işte. 

Böyle alışmışım böyle de gidecek galiba. 

Kendimi değiştirebilir miyim diye sorgulamıyor da değilim hani. 

Böyle mi yetiştik dersiniz. 

Ortasını bir türlü bulamadık mı ya da. 

Bir kısmımızın özgeçmişleri tertemizken bazılarımızın da yaptıkları sayfalara sığmıyor. 

Belki de bu uçurum yapılan çalışmalara veya işlere önem verilmemesinden. 

Ya da değerler çakışması var.

Hatta liyakat kavramını unutmuşluk var.

Sizin daha da açabileceğinize eminim tabi ki…

Bu durumlar da uçurumların artmasına neden oluyor. 

Bende abarttığımı biliyorum. 

Bazen de hayatı yavaşlatmalı mı ki insan. 

Diye düşünmüyor da değilim. 

Siz ne düşünüyorsunuz. 

Okumaya devam et

Trendler

Prof. Dr. Hamdi Temel © 2020 Tüm hakları saklıdır. Site içerisindeki yazıların izinsiz ve kaynak gösterilmeden paylaşılması yasaktır.

Toplam Ziyaretçi Sayısı

maksibet giriş maksibet film hd izle film izle film hd izle şutbet giriş şutbet oslobet giriş oslobet betmoris giriş betmoris elexusbet giriş favorislot elexusbet giriş