Bizimle iletişime geçin

Haberler

YOZGAT ÇAMLIĞI’NDAKİ KAR KUYULARI TURİZME KAZANDIRILMAYI BEKLİYOR

Yayınlanma

Tarih

SEYFİ ÇELİKKAYA

Çevre Bilincini Geliştirme Derneği Başkanı Prof. Dr. Hamdi Temel, elektrik, buzdolabı, soğuk hava deposunun bulunmadığı dönemlerde insanların kar kuyularını kullandıklarını belirterek “Yozgat Çamlığı’ndaki kar kuyularını da bir turizme kazandırmamız gerekecek” dedi.

Türkiye’nin ilk milli parkı Yozgat Çamlığı’nda 7-10 asırlık doğal karaçam ağaçlarının arasındaki 16 kar kuyusundan 2’si tespit edildi. Diğerlerinin de gün yüzüne çıkartılıp, turizme kazandırılması bekleniyor.

“ÇAMLIKTA 16 TANE KUYUNUN OLDUĞU GÖZLENİYOR”

Yozgat Bozok Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Çevre Bilincini Geliştirme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hamdi Temel, çamlıkta belirlenen kar kuyularını inceleyerek bilgi verdi. Hava koşulları nedeniyle çamlığın iç kısımlarında, kısmen restore ettirilen kar kuyusuna şu an için ulaşmanın zor olduğunu, ancak kendisinin yaz aylarında gittiğini bildiren Temel, her mevsim gidilebilecek yerde bulunan diğer kar kuyusunun doğal yapısını koruduğunu söyledi. Temel, şöyle konuştu:

“Türkiye’nin ilk milli parkı olan, 1958 yılında milli park olarak ilan edilen Yozgat Çamlığı’ndayız. Gerçekten karaçamları da görüyorsunuz, en az bunların ömürleri 400 yıllık ömürleri olan bir karaçamların aralarında olan kar sularının durduğu kar kuyularından bir tanesinin başındayız. Aslında Yozgat’ta bu çamlıkta 16 tane kuyunun olduğu gözleniyor. Yozgat Çamlığımızda iki tane kuyumuz aktif bir şekilde insanların görmesi üzerine yapılmış. Bir tanesi birazcık daha restore edilmiş ama şu an buradaki kar kuyumuz tamamen doğal olan kar kuyusu. Günümüze kadar da kalmış. Aslında en az bir 7-8 metredir, tahmin ediyorum ama şu an 3-4 metrelik yeri gözüküyor, diğerleri toprakla dolmuş bir vaziyette. Dikkat ederseniz orada insanların merdivenlerle aşağıya inip çıkmasını sağlayan merdivenler var. Bazen de böyle iplerle aşağıya, kuyuya böyle makaralarla inmişler tekrar o malzemeleri çıkartmışlar. Bir 40-50 yıl kadar öncesi, daha öncekilerde elektriğiniz yok, işte buzdolaplarınız yok. O zaman bu acaba soğuk hava deposu niteliğinde olan şeyler nasıl sağlanmış? Bizim eski insanlarımız işte böyle kar kuyularıyla sağlamışlar.”

“YOZGAT ÇAMLIĞINDAKİ KAR KUYULARINI TURİZME KAZANDIRMAMIZ GEREKECEK”

Sadece Türkiye’de değil dünyanın farklı ülkelerinde de kar kuyularının bulunduğunu bildiren Prof. Dr. Temel, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Kar kuyularını dünyada bakacak olursak gerçekten hem doğal kar kuyuları var. Boğazı dar olup aşağıya doğru genişleyen kar kuyularını görüyoruz. Bunların malzemeleri koyduktan sonra tabi bayağı bir karlar falan birikmişler orada. Daha sonra da malzemeler konmuş. Üzeri de kapatılmış. Yani hayvanlardan falan korunmak için. Bir de böyle suni dediğimiz yapay kuyular var ki Yozgat’takiler yapay kar kuyuları. Biz de yurt dışına gittiğimiz zaman görüyoruz ki bir seferinde böyle bir kar kuyusuna rastlamıştık. Türkiye’den bizi öyle bir götürüyorlar ama gittiğimiz an 2-3 tane büyük otobüsler vardı, bu kar kuyularını görmek için. Bu şu demek; aslında Yozgat Çamlığı’ndaki kar kuyularını da bir turizme kazandırmamız gerekecek.

“YOZGAT ÇAMLIĞINDAN TAM YARALANAMIYORUZ”

Anadolu insanı turşu, salça gibi şeylerde ihtiyaç duyduğundan dolayı yazın bunların bozulmaması için bu kar kuyularından yararlanmışlar. ‘Karcı’ dediğimiz ‘kar esnafı’ dediğimiz insanlar bunları ticari amaçlı olarak düşünmüşler. Mart ayındaki tabii karlar birazcık daha temiz oluyor, şu an temizlenme aşamasına gelmiş bu karlar. Ya malzemeleri buraya koymuşlar ya da şehre götürmüşler bunlardan dondurmalar yapılmış, kar dondurmaları işte ne bileyim kar helvaları veya hepimizin bildiği kar pekmezleri falan bunlar yapılarak insanlara sunulmuş. Meyve suları, ayranlar düşünün yani gazozlar vesaire bunların hepsi soğutmak için bu kar kuyularından elde edilen o buzlardan sağlanmış. Yozgat Çamlığı’ndan ne Yozgatlılar olarak ne de Türkiyeliler olarak tam yaralanamıyoruz. Tam bir kros yaparak, yürüyüş yapabileceğimiz yerler burası. Şuranın tarihi bir yazısını yazarak insanların turizmine kazandırması, bu bölgeye ekonomik yönden de bir katkı sağlamak demektir. Özellikle Avrupa’daki bazı ülkeler kar kuyularından elde edilen buzları ihraç etmişler, bazı ülkelere satmışlar. Mesela Portekizliler Romalılara satmış o zaman, tarihine falan bakacak olursanız. Osmanlılar da özellikle kar buzu ihtiyacını ‘karzızade’ diye bir birim kurmuşlar ve buna da 300 tane nefer vermişler. Bu kişi özellikle saraydaki veya İstanbul’daki buz ihtiyaçlarını Uludağ’dan karşılamışlar. Bu bölgede de biliyorsunuz Erciyes Dağı’ndan hala kar suyundan musluklardan su akıp oradan içen insanların da olduğunu görüyoruz.”

Okumaya devam et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

TÜBİTAK 4004 Destekli Sağlıklı Yaşam Çocuk Akademisi Projesi Gerçekleştirildi

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Üniversitemiz Öğretim Üyeleri tarafından hazırlanan bilimsel projeler bir bir hayata geçiyor. TÜBİTAK 4004 Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları Destekleme Programı kapsamında “Sağlıklı Yaşam Çocuk Akademisi: Çocuklar için Bilimin Işığında Sağlıklı Yaşam Etkinlikleri” başlıklı proje gerçekleştirildi.

Sağlıklı yaşam etkinliklerini, bilimsel temelli ve etkileşimli uygulamalarla kazandırmayı hedefleyen proje, bilimsel etkinliklere dayalı olarak sağlıklı yaşam alışkanlıklarını keşfetme ve benimseme amacı ile hayata geçirildi. Proje, bilimin ışığında sağlıklı yaşamı keşfetmek ve genç nesilleri bilinçli ve sağlık odaklı bireyler olarak yetiştirme hedefi ile sürdürülebilir kalkınma hedeflerine de hizmet ediyor.

Üniversitemiz Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşe Şener Taplak’ın “Yürütücü”, Ebelik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özlem Doğan Yüksekol ile Hitit Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selen Özakar Akça’nın “Araştırmacı” olarak yer aldığı TÜBİTAK 4004 destekli “Sağlıklı Yaşam Çocuk Akademisi: Çocuklar için Bilimin Işığında Sağlıklı Yaşam Etkinlikleri” isimli proje, 10-14 Haziran tarihleri arasında 12 farklı atölye çalışması ile yapıldı.

Proje kapsamında Prof. Dr. Hamdi Temel, Doç. Dr. Ferhat Karakaya, Doç. Dr. Ergün Yurtbakan, Dr. Öğr. Üyesi Süha Kuşçu, Dr. Öğr. Üyesi Yurdagül Günaydın, Dr. Öğr. Üyesi Oğuz Gürkan, Dr. Öğr. Üyesi Rukiye Çakmak, Öğr. Gör. Merve Koçak, Öğr. Gör. Meryem Akbulut Bakır, Öğr. Gör. Elif Gökmen, Arş. Gör. Ahu Pınar Turan, Psikolojik Danışman Mevlüde Çağlayan eğitmen, Yozgat Halk Eğitimi Merkezi’nden Fatima Arslan, İl Milli Müdürlüğü ARGE biriminden Eda Özdemir Gümra, iş sağlığı uzmanı Yasin Canverdi ve  sağlık personeli Rıza Atasoy ise ilgili atölyelerde rehber olarak görev aldı.

10-12 yaş grubu 24 çocuğun katılımı gerçekleştirilen projede  “Yasam Bulgularımı Öğreniyorum, Sağlıklı Dişler Işıldıyor, Her şeyin Başı Sağlık: Sağlık Okuryazarlığı, Sağlık Parmaklarımda: İşaret Dili, Mikropların Dünyasını Tanıyorum: Temiz Eller-Sağlıklı Yarınlar, Zorba Olma Dostum Ol: Akran Zorbalığının Farkındayım, Ekranla Değil Akranla Bağ Kuruyorum, Sağlıklı Adımlar Zinde Yasam, Genç ilk Yardımcılar İş Başında, Duygusal Farkındalık ve Öfke Yönetimi, Minik Şefler Sağlıklı Beslenme ve Obezite Farkındalığı, Genç Bahçıvanlar İş  Başında: Sağlık için Sıfır Atık ve Sürdürülebilir Çevre Duyarlılığı ”  atölyelerinde bilimin ışığında sağlıklı yaşam etkinlikleri gerçekleştirildi.

Okumaya devam et

Haberler

Plastik Atığa Karşı

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Diyarbakır Final Okulları “Plastik Atığa Karşı” adlı program düzenledi. Programa Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hamdi TEMEL davet edildi ve “Çevre Bilinci” konusunda davetli konuşmacı tarafından seminer verdi. Program başlamadan önce piyano çalan öğrenciler konferans salonunu coşturdu.

Proje sorumlusu Final Okulları müdür yardımcısı Neşe Çelik projenin tanıtımını yaparak öğrenciler ile beraber yoğun ve dolu dolu bir program yaptıklarını, çok yorulduklarını ama değdiğini belirterek öğrencilerin yapmış oldukları etkinliklere geçildi.

Tüm okul öğrencileri adeta sefer olmuşçasına atıkları toplamışlar ve belediyenin geri dönüşüm ünitelerine göndermek için paketlemişlerdi. Her duvarda plastik atıklara yönelik resimler ve yapmış oldukları plastik atığa karşı görselleri vardı.

İyilik Meclisi tanıtımı ile slayt gösterileri başladı, öğrencilerin pankartlarındaki söylevler harikaydı ve özel plastik atıklı giysileri olan öğrencilerin olağanüstü basketbol şöleni ile program devam etti.

Günün önemine ait öğrencilerin şiirleri ve şarkıları ise muhteşemdi.

Programa davetli olarak katılan Prof. Dr. Hamdi TEMEL konferansa başlamadan önce öğrencilere “Bugün öğreneceğiniz bilgileri öncelikle kendinizde uygulamanızı ve çevrenize anlatmanızı istiyorum. Bunu yapacaksanız konferansıma başlayacağım” diyerek söz vermelerini istedi. Sözü aldıktan sonra konferansa geçildi.

Çevre bilincinin çok önemli olduğunu çünkü çevremiz ne kadar temiz ise tüm canlıların sağlıklarının daha iyi olacağını belirterek plastik kirliliğine vurgu yaptı.

Dünyada ilk plastik pet şişeler ile ilgili çalışma yapan akademisyenlerden biri olduğunu ve mümkün oldukça cam şişelerden su içilmesi gerektiğini söyledi.

Temel, konuşmasında artık mikroplastiklerin kanlarda dolaştığını, kutuplara kadar ulaştığını ve beyini bile etkilediğini açıkladı.

Naylon poşet kirliliğini gündeme getirerek “Naylon Aşkı Öldürür” adlı kitap yazdığını ve poşetlerin vergilendirilmesi gerektiğini alınan vergilerin ise sadece geri dönüşüm ünitelerinde kullanılmalı ile ilgili cümlelerini sarf etti.

Diyarbakır Büyükşehir adına konuşan Evin Dinar ise plastik atıkların toplanması ve imhası için tüm imkanları seferber edeceklerini söyledi.

Öğrencilerin tiyatrosu ise müthişti, savurganlığın ve israfın ne kadar tehlikeli boyuta ulaştığını ve bu durumunda çevremizi kirlettiği bilgileri verildi.

Program sonunda çevreye yönelik şarkıları ve rap tarzı müzikleri seslendiren öğrenciler dinleyicilerden tam not aldı.

Program sonunda günün anlam ve önemine ait plaketler verilerek program sonlandırıldı.

Okumaya devam et

Haberler

Görünmeyen tehlike mikroplastikler ve zararları

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Diyarbakır Final Okullarında “Görünmeyen tehlike mikroplastikler ve zararları” adlı söyleşi gerçekleşecektir.

Okumaya devam et

Trendler

Prof. Dr. Hamdi Temel © 2020 Tüm hakları saklıdır. Site içerisindeki yazıların izinsiz ve kaynak gösterilmeden paylaşılması yasaktır.

Toplam Ziyaretçi Sayısı

maksibet giriş maksibet film hd izle film izle film hd izle şutbet giriş şutbet oslobet giriş oslobet betmoris giriş betmoris elexusbet giriş favorislot elexusbet giriş