Bizimle iletişime geçin

Köşe Yazıları

Gönül Dağının Gerçek Bir Mucidi

Yayınlanma

Tarih

Sosyal medyadan tanıdığım ve uzun zamandır köyünü ve mucit odasını görmek istediğim Yasin Alpaslan abiyi sonunda ziyaret etme fırsatını yakaladım. Yozgat’tan Sarıkaya ilçesinin Kürkçü köyüne gitmemiz yaklaşık bir buçuk saatimizi almıştı.

Bir Yozgatlı olarak bende doğrusu bu köy yollarına ilk defa gidiyordum. Çok güzel ve verimli arazi yolları arasından geçerek Kürkçü köyümüze vardık ve ilk durağımız tabi ki Mucit dükkânı idi.

Yasin abi bizi sabırsızlıkla dışarıda bekliyordu.

Önce kendi odasında Yozgat’ımızın vazgeçilmezlerinden olan ve sobada piştiği belli olan patates ve diğer ikramlar vardı. Gönül Dağı dizisinde de sık sık gündeme gelen patates gerçekten de köylerde pişirilmesi ve yenmesi bir başka idi.

Ziyafetten sonra ben ve ekibimin sabırsızlık ile görmeyi beklediğimiz mucit odasına geçiyorduk.

Oğlunun sözleri ise beni daha da heyecanlandırıyordu.

“Babam dükkânda çok durmaz, bütün gününü bu mucit odasında geçirir ve hemen hemen her gün yeni icatlarının ve projelerinin peşinde koşar hatta bazen aylık kazancımın yarısını babamın malzemelerine vermek zorunda kalırım” dedi.

Düşünsenize eserler ortaya çıkıyor ama para kazanmayı bırakın birde cebinizden paranız çıkıyor.

İnanılmaz bir fedakârlık, bir ülke sevdalılığı ya da ülkesine bir şeyler kazandırmanın tatlı telaşlılığı…

Yasin abinin hayatı bir roman olacak nitelikte.

Yozgat’ın Sarıkaya ilçesinin Kürkçü köyünden. Anlattıkça açılıyor bazen sitemli cümlelerine de şahit oluyoruz ama içindeki azim ve ümitsizlik hiç bitmemiş.

67 yaşlarında olan Yasin abi ilk dersini babasından aldığını söylüyor, küçüklüğünde babasının kendilerine kitap okuduğunu ve testi ile su satmaya gönderdiğini, kısacası hayat hikâyesini bizlere bir bir anlatıyor.

Çok küçük yaşlarda evlendiğini ve çok farklı işlerde çalıştığını söyleyen mucidimiz dükkânı açtıktan sonra köyde teknisyen gibi çalıştığını ve köylünün her teknik problemlerine elinden geldiğince yardımcı olmaya çalıştığını söyledi.

Askerliğinde bile köprüler, tüneller, elektrik ve su hatlarının maketlerini yaparak komutanlarının takdirini de kazanmış.

Yurt dışında da çok çalışan Yasin ustamız Rusya, Türkmenistan, Almanya gibi ülkelerde de bulunarak teknik anlamda çok tecrübeler kazanmış.

TÜBİTAK, Aselsan gibi kurumlarda projeleri ile ilgilenmişler ama imkânsızlıklar yüzünden ve tecrübesizliğinden projelerini tamamlayamamış.

Projelerini anlatırken kendisinden geçiyordu Yasin abi.

Alarmlı yaptığı pencerelerden tutun, ayakkabıya kadar ya da çantalara kadar çok ilginç tasarımları vardı. Bu sistemler uygulansa galiba hırsızlık olayları bitirecek projelerdi.

Güneş enerji sistemleri, kalorifer ısı sistemleri gibi enerjiye yönelik projeleri yabana atılır cinsten değildi. Eli tutulduğunda, maddi imkânlar verildiğinde ve modernize edildiğinde çok büyük projelere adım atılacağına eminim.

Kendi evindeki rüzgâr türbini, mekanik aletlerde dikkatli incelenmesi gereken projeleri.

Tıbbi bitkilere de el atmış, elindeki bazı numuneleri ve yaptıklarını bizlere anlattı. Bizim önerilerimiz doğrultusunda kozmetik ürünlere de el atacağını söyledi.

Beraber ne tür projeler yapabiliriz bunu ileride göreceğiz ama böyle bir mucit ile çalışmanın benim için büyük bir fırsat olacağına eminim.

Bu alanda çalışacak tüm akademisyenler ve iş adamlarına da kapısı tamamen açık tabi ki.

Çantasındaki prototip çizimleri göstermesi beni bir kez daha kendisini hayran bırakmasına yetti.

Gerçekten de Gönül Dağı dizinde bahsedilen mucitlerden birisi ile tanışmış olmaktan çok memnunum.

Ülkemizde o kadar çok mucidimiz var ki. Üniversitelerimiz, sanayicilerimiz, resmi kurumlarımız ve mucitlerimiz hepsi birleşebilse müthiş bir sinerji ile ülkemizin üretim kapasitesinin artması için önemli adımlar atılmasına bir çığır açacaktır.

Sadece birbirimizle irtibatta olmak, aynı dili konuşabilmek, laboratuvarlarımızı mucitlere açabilmek, maddi ve manevi yardımlarda bulunmak ile ülkemizin geleceği çok aydınlıktır.

Gönül Dağı ekibine ricam o ki bir bölümde de olsa senaryolarında bu gerçek mucidimize yer vermeleridir. Eminim hem filmlerine renk katacaklar hem de ülkemizdeki tüm mucitlerin şevklerini artıracaklardır.

Okumaya devam et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Köşe Yazıları

“Aybüke: Öğretmen Oldum Ben” Filmine Dair

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Bugün TRT 1’de yayınlanan “Aybüke: Öğretmen Oldum Ben” filmini izledim. Gerçekten de çok güzel bir film yapmışlar, emeği geçenleri tebrik ediyorum. Etkilenmemek mümkün değil.

30 yıldan fazla yaşadığım Diyarbakır’daki günlerim aklıma geldi.

Hani derler ya, “Diyarbakır geleni de ağlatır, gideni de.”

Tam Güneydoğu için söylenmiş bir laf, cidden.

Asistanlığı kazandığımda herkesin, Diyarbakır’da yaşanır mı? Hiç çekinmiyor musun? Gitme! gibi söylemlerini hiç unutamıyorum.

Ama göz açıp kapayıncaya kadar 30 yıl geçmiş işte. Diyarbakır’a gelişim gibi dönüşümde de ağlamaklı olmuştum.

En güzel günlerim de en acı günlerim de Diyarbakır’da geçti.

Terör nedeniyle gazetelerin satışının yasaklanması yüzünden Emniyet Müdürlüğü’nün önünden gazete almalarımızı, zorla kepenk kapattırmalar nedeniyle alışverişlerimizi yapamayışımızı, derslerin boykotlar nedeniyle yapılamayışını hatırlıyorum.

Filmi izlerken yaşadıklarım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti.

İnşaAllah artık böyle şeyler ülkemin hiçbir köşesinde yaşanmaz.

Filmde öğrencilere bir şeyler öğretme telaşı çok iyi vurgulanmıştı.

Bana göre abartı yoktu; her şey çok gerçekçiydi.

Karacaoğlan’ın, “Girebilsen sinede neler var, yar içinde yar olur dedikleri” mısraları bir arabanın camında göründü ve o kadar anlamlıydı ki…

Fırıncının dik duruşu ve halkın teröre meydan okuması, “İşte bu!” dedirten cinsten bir andı.

Bu yaşanılası güzel ülkemizin artık terörle dertlenmemesi gerekiyor.

Güçlü Türkiye’mizi daha da güçlendirmeliyiz.

Terörün siyaseti olmaz.

Devlet ve millet el ele olduğunda terör de olmaz. Bunu başarmalı ve terörü bitirmeliyiz artık. Kürtçe de bizim dilimiz; ona daha çok sahip çıkmalıyız. Filmdeki Kürtçe türkü vurgusu da çok önemliydi.

Şehit Aybüke öğretmenim… Söylediğin o türkü ne kadar da manidardı:

“Beni öldürenin yoktur dini imanı.”

Gerçekten de suçsuz ve savunmasız insanları öldürenlerin ne dini ne de imanı olur.

Filmin yönetmeni Murat Onbul’u, senaristleri Uğur Kılıç ve Ozan Bodur’u, Aybüke rolündeki Nihayet Şahin’i ve diğer oyuncuları gerçekten tebrik ediyor, bu tip gerçekçi filmlerin devam etmesi dileği ile…

Okumaya devam et

Köşe Yazıları

Yapay Zekâ: Günlük Yaşamımızda Yeni Bir Dönem

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Son günlerde herkes yapay zekâ ile ilgili bir programdan bahsediyor ve bu konuda uzun uzun tartışmalara giriyor.

Ev hanımları, “Bugün ne pişirsem?” sorusunu ailelerine değil, yapay zekâ programlarına sormaya başladı.

Kafamıza takılan bir sorunun cevabını da hemen yapay zekâ programlarından alıyoruz. Derslerde, özel sohbetlerde, hatta roman yazımında bile artık tek kaynağımız belli.

Peki, nereye gidiyoruz?

İleride daha nelerle karşı karşıya kalacağız?

Şu an için her şey olumlu görünüyor. Sağlık sorunlarımızda bize yol gösteriyor. Eğitim ve öğretim alanlarında, ders materyallerini bulmamıza ve ders planlamamıza yardımcı oluyor. Ekonomiyle ilgili pek anlamasam da önemli tüyolar verdiğini söyleyebilirim. Güvenlik alanında, özellikle yüz tanıma teknolojisinde müthiş ilerlemeler var. İleride tüm kapıların yüz tanıma ile açılıp kapanacağı anlaşılıyor.

İnsanlar şiirlerini programlara verip notalara döktürüyorlar bile. Veya iç dünyalarındaki resimleri çizdiriyorlar. Evlerimizde robotlar, gerçekten de çaylarımızı getirmeye başladı. Akademik çalışmalarımızda ya da projelerimizde yapay zekaya danışmadan yol haritası çizemiyoruz artık.

Peki, ileride ne gibi problemler bizleri bekliyor? İlk akla gelen işsizlik, tabii ki.

Veya siber saldırılar…

Herkesin yapay zekayı bizim gibi iyi niyetle kullanmayacağından eminim.

Büyük savaşlarda yapay zekâ programlarının getireceği sorunları kimse tahmin edemiyor. Etik sorunlar, yapay zekada vicdan ya da duygunun olmaması gibi konular ciddi tartışmalar yaratacak.

Size bir sır vereyim mi?

Bu köşe yazısını yazarken bile yapay zekadan yararlanma ihtiyacı hissettim.

Bu programlar ile hayatım değişmeye başladı.

Peki ya siz?

Okumaya devam et

Köşe Yazıları

Ay çekirdekleri de küresel ısınmadan payını aldı!

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Hafta sonunu Yozgat’tan Amasya iline doğru arabam ile giderken her yıl yolun sağında ve solunda gördüğüm ay çekirdeği tarlalarına baktıkça üzüldüm. Bu yollardan geçerken Yozgat şivesi olarak şemşamer olarak bildiğimiz rengârenk ay çekirdeği tarlalarında bol bol resimler çekinirdik. Ama şimdi tarlalarda ekilen ay çekirdekleri ya kurumuşlar ya da kavurucu sıcaktan yanmışlar. Kendi imkânları ile tarlalarını sulayanlar ve bakanlar çok etkilenmemiş ama diğer tarlalarda mahsuller bitik.  

Bu sene çiçek yağları pahalanacak gibi. Hazır olun Ayçiçek yağlarının pahalanmasına bir sebep daha çıktı. 

Ama konumuz ekonomi değil tabi ki. 

Küresel ısınma. 

İklim değişikliği. 

Özellikle de sera gazlarının atmosfere yayılması ile güneş ısısını hapsederek dünyamızın ısınmasını artıran fosil yakıtlarına bir türlü çözüm bulamıyoruz. 

Deniz seviyelerinin yükselmesine engel olamıyoruz, okyanus sularını kirletiyoruz, asitlendikçe asitleniyor. Buzul tabakaları eriyor, buda iklimin değişiyor olmasına işaret ediyor. 

Endüstrinin artması ile de karbon salınımı arttıkça artıyor. 

Keşke sadece insanoğlu etkilense bu değişikliklerden ama tüm gezegenimiz etkileniyor. Hayvanlarımız etkileniyor, bitkilerimiz etkileniyor. 

Aslında 1950’lerden itibaren etkilenmeye başladı iklimimiz. 2024 yılında da en yüksek noktada işte. 

Seneye ne olur bilmiyoruz. 

2050 yılına kadar karbon gaz emisyonunun sıfır olması gerektiği ile ilgili çalışmalar yapılıyor ama şuana kadar durdurulamıyor işte bu ısınma. 

Ama önleyemezsek, 

Ani kasırgaları ya da sel felaketlerini önleyemeyeceğiz, 

Tarım ve hayvancılığımız bitecek, bitmeye yüz tutmuş gerçi de.

İleride daha çok etkileneceğiz. 

Belki de Allah’ın ikazları bunlar.

Anlayana tabi ki…

Yolda kurumuş ve büzüşmüş ay çekirdeklerini görünce bunlar aklıma geldi. 

Ay çekirdekleri de küresel ısınmadan payını almış işte.

Ya görmediklerim nasıl etkilendi acaba. 

Okumaya devam et

Trendler

Prof. Dr. Hamdi Temel © 2020 Tüm hakları saklıdır. Site içerisindeki yazıların izinsiz ve kaynak gösterilmeden paylaşılması yasaktır.

Toplam Ziyaretçi Sayısı

maksibet giriş maksibet film hd izle film izle film hd izle şutbet giriş şutbet oslobet giriş oslobet betmoris giriş betmoris elexusbet giriş favorislot elexusbet giriş