Bizimle iletişime geçin

Genel

Taşların dile geldiği yerdir Kapadokya!

Yayınlanma

Tarih

Geçen hafta dünyanın en güzel köylerinden biri olan Nevşehir Ürgüp’e bağlı Mustafapaşa’da Kapadokya Üniversitesinin düzenlemiş olduğu proje eğitiminde eğitmen olarak görev aldım.

Kapadokya bölgesi açık hava müzesi gibi gerçekten. Her ne zaman gitsem yeni yerler görüyorum ve öğreniyorum.

Öncelikle 2 gece meşhur Asmalı Konak dizisinin çekildiği yerde kaldığımız ve gezme fırsatı yakaladığımız Sinasos ismi ile de bilinen eski bir Rum köyü olan Mustafapaşa köyünden bahsetmek istiyorum. İsmini üst rütbeli bir kişi olan Seyyid Mustafa Paşa’dan almış. Köye büyük hizmetleri yapmasından dolayı onun ismi verilmiş. Yapılan eserleri gördükçe idarecilerin böyle bir hizmet şuuru ile hareket ettiklerinde şaheserlerin ortaya çıkabileceklerini anlayabiliyoruz.

Köyde ilk dikkatimizi çeken şey taş binaların otellere dönüştürülmesi. İleride bu yerler müthiş bir şekilde turizmin canlanmasına şahitlik edecektir. Zaten şimdiden oteller dolmuş yaza hazırlıklar ve rezervasyonlar bitmiş. Yeni yerlerin yapımı da hızlıca devam etmektedir.

Köyü gezdiğiniz zaman özelliklede Mehmet Şakirpaşa Medresesinin kapısında herkes resim çekmek için sıraya girdiğini görüyorsunuz. Bu medrese şuan Kapadokya üniversitesinin Meslek Yüksek Okulu olmuş.

Kiliseler oldukça fazla sayıda. Konstantin ve Helena (Eleni) Kilisesi bunlardan ikisi rahatlıkla ziyaret edebileceğiniz yerler.

Konakları ise burada saymakla bitmez. Bu yüzden konak merakı olanların tek tek ziyaret etmeleri gerekiyor.

Üçüncü günümüzü ise tamamen peri bacaları, Göreme Açık Hava Müzesi ve Paşabağları Ören’e ayırıyoruz.

İlk olarak Kapadokya’nın en güzel yerlerinden biri olan aşk efsanelerine de konu olan “Üç Güzeller” mekânındayız. Rivayette bir kralın dünyalar güzeli kızı çobana âşık olmuş, ancak kral kızını çobana vermemiş. Kral kızı da çobana kaçmış ve bir çocukları olmuş. Kral kaçtıkları yeri tespit etmiş ve onları bulmuş. O an kızı babasının kendilerini bulmaması için Allah’a dua etmesi sonucu taşa dönüşmüşler. Üç güzeller olarak öndeki çoban, ortadaki çocuk, arkadaki ise kral kızı olarak rivayet ediliyor. Ama bu efsane tüm dünyada dilden dile dolaşmakta imiş ve inanılmaz derecede turist çekiyormuş. Herkes bu hikâyeyi dinlemek ve yerinde görebilmek için çok farklı ülkelerden buralara geliyorlarmış.

Daha sonra Zelve Vadisi ve Açık Hava Müzesine geçiyoruz. UNESCO Dünya listeleri arasında yer alan peri bacaları resim çekinmek için sanki özel tasarlanmış yerler. Herkes seyretmek için mi gelmiş yoksa resim çekinmek için mi belli değil. Allah’ın bir mucizesine daha burada şahit oluyorsunuz.

  1. ve 13. Yüzyıllar arasında yaşanmış bir tarih ve medeniyetin ayak izlerine şahit oluyorsunuz. Erkek ve kadınlara ait manastır, kiliseler, yemekhaneler, peri bacaları. Kısacası bu mekânlar taş ve mağara desenli bir açık hava müzesi. İnsanların burada gün içinde tek elma ile yaşadıklarını söylüyor rehberimiz. Bol meyve ağaçları olmasına rağmen o zamanlar özellikle de inzivada iken ağaçlardan izinsiz meyve yemeleri bile yasakmış. Günlük sadece bir elma yiyebiliyorlarmış.

15 Adet kiliselerin yanında bir tane de oyma camiyi de görebildik çok şükür.

Tarihine ışık tutan onlarca taş duvarlara yapılmış resimler ise birer şaheserler gerçekten. O resimlerden gündelik yaşamları ile ilgili bir şeyler öğrenebiliyoruz ya da Hristiyanlık ile ilgili bilgilerinizi tazelendirebiliyorsunuz.

Peri bacalarını en çok ve daha yerinde görmek isterseniz Paşabağları Ören yerine gitmelisiniz. Burada Aziz Simeon adına yapışmış şapel ve kaya mekânlarının olduğunu göreceksiniz. Peribacalarının yanında kiliseler, cami, tüneller gibi yapılar sizleri büyülüyor. Mağaralar oyulmuş ve yerleşim yerleri yapılmış.

Ürgüp’te ilk gezilecek yerlerden birisi de seramik, cam ve çinicilik atölyeleri. Buralarda el işi yapılan eserleri satın alabiliyorsunuz. Ustaları ziyaret edebiliyorsunuz, size gösteri yaparak bir ürün tanıtımı yapabiliyorlar hatta isterseniz siz de kendinizin sanatsal ruhunuzu çıkarmak için çanak çömlek yapabiliyor ve evinize hatıra olarak götürebiliyorsunuz.

Aslında görülecek o kadar çok yer var ki Kapadokya bölgesinde. Kapadokya Üniversitesinin bize bu imkânı sağlaması ve güzel misafirperverliklerinden dolayı başta rektör yardımcıları Prof. Dr. İlhan Öztürk ve Prof. Dr. Vesile Şenol olmak üzere emeği geçenlere çok teşekkür ederim.

Bu gezimi tekrarlamam gerekecek galiba…

Okumaya devam et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Genel

Yeşil Kalkınma Zirvesi: Mikroplastikler ve Geleceğe Dair Çözüm Önerileri

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Sürdürülebilir Yeşil Gelecek Derneği (SYGD) Başkanı Uzm. Nehide Tuna tarafından düzenlenen ve Marmara Üniversitesi Sivil Toplum Kuruluşları Uygulama ve Araştırma Merkezi (STKAM) Müdürü Prof. Dr. Esra Yüksel Acı öncülüğünde gerçekleştirilen Yeşil Kalkınma Zirvesi 2025, düşünce liderlerini, politika yapıcıları, akademisyenleri ve yerel değişim öncülerini bir araya getirerek sürdürülebilir bir gelecek için çözüm üretmeyi hedefledi. Türkiye’nin 2030’a kadar sera gazı emisyonlarını %41 azaltma ve 2053’te net sıfır emisyona ulaşma hedeflerine ulaşması için bu tür organizasyonlar büyük önem taşıyor.

Zirvede Öne Çıkan Oturumlar:

  1. İklim Değişikliği ve Türkiye’nin Uyum Politikaları
    Türkiye’nin iklim krizine karşı dayanıklılığını artıracak önlemler tartışıldı.
  2. Enerji ve Döngüsel Ekonomi
    Temiz enerji kaynaklarına geçiş, atıkların kaynağında azaltımı ve çevreci üretim modelleri ele alındı.
  3. Yeşil ve Dijital Beceriler & Geleceğin Meslekleri
    İklim dostu mesleklerin önemi, dijitalleşme ile birlikte şekillenen iş dünyası ve eğitim politikalarının dönüşümü konuşuldu.
  4. Sürdürülebilir Finans
    Yeşil yatırımların teşviki, finansal sistemin çevreci girişimleri desteklemesi için uygulanabilecek modeller sunuldu.
  5. İklim Adaleti ve Gıda Güvenliği
    Tarım, kırsal kalkınma, gıda güvenliği ve toplumsal eşitsizlikler bağlamında iklim değişikliğinin etkileri değerlendirildi.

Mikroplastikler: Sessiz, Sinsi ve İklimi Tehdit Eden Tehlike

Zirvenin ilk gününde ben de 1. oturumda “İklim Değişikliği ve Türkiye’nin Uyum Politikaları” başlıklı konuşmamla yer aldım. Bu vesileyle vurguladığım en önemli konulardan biri, çevre ve insan sağlığı açısından giderek büyüyen bir tehdit olan mikroplastikler oldu.

Bugün kullandığımız pet şişelerden, poşet çaylardan, hatta havadan bile vücudumuza giren bu parçacıklar; anne sütünde, plasentada, insan kanında ve akciğer dokularında dahi tespit ediliyor. Ancak mesele sadece insan sağlığıyla sınırlı değil. Mikroplastikler, toprağın ve suyun doğal döngüsünü bozarak karbon yutaklarının verimini azaltıyor; denizlerdeki planktonların fotosentez kapasitesini düşürerek atmosferdeki karbondioksit seviyelerini etkiliyor. Bu da dolaylı yoldan iklim değişikliğini hızlandıran bir faktör haline geliyor.

İşte bu nedenle yeşil beceriler artık yalnızca çevre bilincini değil, aynı zamanda iklim sorumluluğunu da içermeli. Sadece çevreci davranmak değil, bu bilinçle yaşamak artık bir zorunluluk. Çünkü her yaptığımız tercih — örneğin cam şişe kullanmak, açık çay demlemek, plastik yerine bez çanta taşımak — doğanın ve iklimin lehine ya da aleyhine işliyor.

Bu anlamlı etkinliğin gerçekleşmesine katkı sunan SYGD Başkanı Uzm. Nehide Tuna’ya ve Marmara Üniversitesi STKAM Müdürü Prof. Dr. Esra Yüksel Acı’ya içtenlikle teşekkür ederim.

Okumaya devam et

Genel

Gelecekte Plastiğin Yerini Kenevir Alabilir mi?

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Yıllardır okuyucularım bilir, plastiğin bizlere verebileceği zararlarını ve kenevirin faydalarını anlatmaya çalıştım.

Gerçekten de önemli konular.

Son yıllarda, hem akademik çalışmalar hem de endüstriyel uygulamalar kapsamında, plastiğin doğaya zarar vermeyen alternatif malzemelere yönelik arayışlar hız kazandı. Plastik atıkların çevremizde, okyanuslarda hatta soluduğumuz havada oluşturduğu tahribatı göz önüne aldığımızda, bu arayışın önemini daha iyi anlıyoruz. Bu noktada kenevir, sürdürülebilir bir alternatif olarak dikkatleri üzerine çekebilir.
Peki, gelecekte plastiğin yerini tamamen kenevir alabilir mi? Ya da bir alternatifi olabilir mi?

Daha önce editörlerinden biri olduğum ve Bozok Üniversitesi hocalarımız tarafından kaleme alınan “Sağlık Bilimleri Açısından Kenevir” kitabımızda da bahsettiğimiz gibi, kenevir doğal olarak hızlı büyüyen ve minimum su ihtiyacı olan bir bitkidir. Bunun yanı sıra, biyoplastik üretiminde kullanılabilecek selüloz açısından da oldukça zengindir. Kenevir bazlı plastiklerin çözünülebilir olması ve biyolojik olarak geri dönüşebilir nitelikte olması, çevresel kirliliği önemli ölçüde azaltma potansiyeline sahiptir.

Ayrıca, kenevirden üretilen biyoplastikler hafif, dayanıklı ve esnek olma gibi özelliklere sahiptir. Bu nedenle otomotiv endüstrisi, ambalaj sektörü ve inşaat alanı gibi birçok sektörde kullanım potansiyeli bulunmaktadır. Hatta, Avrupa’da bazı otomobil üreticileri, kenevir bazlı malzemeleri şimdiden iç tasarımlarında kullanmaya başlamıştır.

Ne yazık ki, kenevir potansiyeli çok yüksek bir malzeme olmasına rağmen, mevcut üretim teknolojilerinin yaygınlığı ve maliyeti gibi faktörler nedeniyle henüz plastikle tam anlamıyla rekabet edebilecek seviyede değildir. Kenevir bazlı biyoplastiklerin maliyeti, petrokimya tabanlı plastiklere göre şu anda daha yüksektir. Bunun yanı sıra, kenevir üretimi üzerindeki yasal düzenlemeler de üretimin yaygınlaşmasını engelleyebilecek bir faktör olabiliyor.

Plastiklerin yerine kenevirin geçmesi için gerekli altyapı yatırımlarının ve teknolojik gelişmelerin artması gerekiyor. Toplumda da biyoplastiklerin avantajları konusunda farkındalık oluşturulması önemlidir.

Sonuç

Kenevirin gelecekte plastiğin yerini alması hem çevresel hem de ekonomik açıdan büyük bir dönüşüm yapabilir. Ancak bu dönüşümün gerçekleşmesi için teknoloji, politika ve toplumsal farkındalık alanlarında çok yönlü bir çaba gerekmektedir. Kenevir, sürdürülebilir bir geleceğe olan inancımızı güçlendiren umut verici bir çözüm sunmaktadır ve kenevir ile ilgili çalışmalar hız kesmeden devam etmelidir.

Kaynak

https://europlas.com.vn/en-US/blog-1/can-hemp-replace-plastic-exploring-a-sustainable-alternative#:~:text=They%20may%20not%20completely%20replace,non%2Dload%2Dbearing%20components.

Okumaya devam et

Genel

World Forum for Young Scientists-WFYSWORLD FORUM FOR YOUNG SCIENTISTS (WFYS)

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Bugün Türkiye saati ile online Pakistan araştırma grubunun düzenlediği programda “görünmeyen tehlike mikroplastikler” adlı sunumumu gerçekleştireceğim.

Okumaya devam et

Trendler

Prof. Dr. Hamdi Temel © 2020 Tüm hakları saklıdır. Site içerisindeki yazıların izinsiz ve kaynak gösterilmeden paylaşılması yasaktır.

Toplam Ziyaretçi Sayısı

maksibet giriş maksibet film hd izle film izle film hd izle şutbet giriş şutbet oslobet giriş oslobet betmoris giriş betmoris elexusbet giriş favorislot elexusbet giriş