Bizimle iletişime geçin

Haberler

“SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR DÜNYA İÇİN PERMAKÜLTÜR FELSEFESİYLE DOĞADA ÖĞRENİYORUM” PROJESİ AÇILIŞ PROGRAMI YAPILDI

Yayınlanma

Tarih

Yürütücülüğünü Sorgun Bilim ve Sanat Merkezi Müdürlüğü’nün yaptığı ve üniversitemizin paydaş olduğu  “Sürdürülebilir Bir Dünya İçin Permakültür Felsefesiyle Doğada Öğreniyorum” isimli TUBİTAK 4004 projesinin açılış programı Sorgun Yozgat’da yapıldı.

Sorgun Bilim Sanat Merkezi’nden Öğretmen Merve Şirin’in proje yürütücüsü olduğu, Üniversitemiz Tıp Fakültesi Dâhili Tıp Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamdi Temel, Sorgun Bilsem Müdürü Yusuf Ünal, Sorgun Bilsem Müdür Yardımcısı Tuba Delice ve Gülhanım Çelik’in uzman olarak yer aldığı “Sürdürülebilir Bir Dünya İçin Perma Kültür Felsefesiyle Doğada Öğreniyorum” TÜBİTAK 4004 projesinin açılış programı Sorgun ilçesinde yapıldı. Programa Sorgun ilçe protokolü, akademisyenler ve öğretmenler katıldı.

Proje kapsamında İç Anadolu Bölgesindeki illerden seçilen devlet ve özel okullarında aktif olarak görev yapan sınıf öğretmenine permakültür eğitimi verilecek. 21-27 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilecek proje ile İç Anadolu Bölgesinin farklı illerinden seçilen 24 sınıf öğretmeninin belirli bir program kapsamında alanında uzman eğitmenlerin uyguladıkları etkinliklerle öğretmenlerin bilgi ve donanımlarını güçlendirip zenginleştirmek, öğretmenlerin ve dolayısıyla öğrencilerinin doğaya ilgisini arttırarak çeşitlendirmek, bu alana ilgi duyan yeni nesil araştırmacılara ilham vermek amaçlanıyor.

Proje yürütücüsü Merve Şirin,  TÜBİTAK’ın desteği ile Sorgun ilçesinde ikinci defa 4004 projesi gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Şirin, “Sürdürülebilir Bir Dünya İçin Permakültür Felsefesiyle Doğada Öğreniyorum” adlı projeyle; katılımcıların permakültür kavramını, kişisel mesleki yaşantılarına yansıtmalarını, permakültür yaklaşmışlarını benimsemelerini ve bu yaklaşım bağlanımında öğrendiklerini uygulama becerilerini geliştirimlerini  hedeflemekteyiz” dedi.

Üniversitemiz Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hamdi Temel de yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Pandemi sürecinde sağlığın ne kadar önemli olduğunu gördük. Bu zamana kadar vücudumuzu, toprağımızı ve suyumuzu kirletmişiz. Bu kirlilik bitkilere ve hayvanlara sonunda da bizlere etki etmiştir. Dünyada teknolojik olarak çok çok iyi durumda olmamıza rağmen hastalıkların bir türlü önünü alamıyoruz ve bunların bir nedeninin olduğunu görüyoruz. Permakültür sistemi ile artık insanlar sağlığın önemli olduğunu anlamaya başladılar. Dolayısıyla yediklerimize, içtiklerimize çok dikkat ederek ve kendi sağlığımızı koruyabilecek bir şeyler oluşturmamız lazım. Bunu da alanında uzman hocalarımızla, vereceğimiz eğitimlerle sağlayacağız. Bu eğitimleri yapamaz isek sentetik bir hayata geçmiş oluruz. Yozgat Bozok Üniversitemiz de bu projenin önemli bir paydaşı.  Proje eğitiminin verimli geçmesini temenni ediyorum.” dedi.

Yozgat Bozok Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Karadağ da çevre bilinci ve çevre algısının yaşlı dünyamız için çok daha elzem bir durum olduğunu söyledi. Özellikle salgınla birlikte doğal yaşamanın tabii gıdaları tüketmenin ne kadar önemli olduğuna dikkat çeken Rektörümüz Prof. Dr. Ahmet Karadağ konuşmasının devamında: “Permakültür ifadesini ilk kez duyanlar olabilir. Esasında yaşlı dünyamızda dünyanın hoyratça kullanılması kirletilmesi bertaraf edilmesi permakültürü de doğal olarak hayata geçirdi. Permakültür, sürdürülebilir bir dünya için bütüncül bir yaklaşımla insanlığa daha temiz bir dünya sunmanın genel bir adı. Tabi temiz ve yaşanabilir bir dünyanın anahtarı da akıl ve şuur sahibi olan insandan geçiyor. Bu dünya kirlenmişse ve yaşanmaz bir hale doğru hızla ilerliyorsa bunun öznesi maalesef bizleriz. Esasında bu projenin, bu eğitimin önemine vurgu yapacak olursak çevreye yönelik bundan sonra bilinçli tasarruflarımız olacaksa bu dünyayı daha yaşanılabilir hale getireceksek ve gelecek nesillere temiz bir dünya bırakmak hedefimizse permakültürün özü olan bireyin tabiatı ve çevreyi nasıl algıladığı ve çevreye bakış açısıyla mümkün olacaktır. Üniversite gençliği ve öğrencilerimize çevre bilinci aşılamak adına hem bireysel hem de kurumsal olarak çevre bilinci ve duyarlılığını aşıladıklarına dikkat çeken Rektörümüz, eğitim-öğretim süreçlerinde öğrencilerimizin de bu duyarlılığı içselleştirmeleri adına gerekli desteği verdiklerini dile getirdi. Sıfır atık projesiyle Yozgat Bozok Üniversitesi ailesi olarak bu bilinci içselleştirerek geri dönüşüme önemli katkılar sunduklarını vurgulayan Rektörümüz, pet şişe, metal atıklar ve kâğıt atık noktasında gerekli duyarlılığı göstererek gerek ekonomiye gerekse de çevre bilincinin oluşturulmasına katkı sağladık. Sürdürülebilir bir dünya için bu tür projelerin hayata geçmesinin önemine bir kez daha vurgu yaparak daha yaşanabilir bir dünya bilincini tüm insanlığa aşılaması noktasında projenin önemli bir çalışma olduğunu ifade etmek istiyorum.” dedi.

Okumaya devam et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Haberler

Akademisyenlere Yönelik Proje Hazırlama ve Yürütme Eğitimi Düzenlendi

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Amasya Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinatörlüğü tarafından finanse edilen Akademisyenlere Yönelik Proje Hazırlama ve Yürütme Eğitimi, Amasya Üniversitesi Rektörlüğünde Düzenlendi.

Rektör Yardımcısı ve BAP Komisyon Başkanı Prof. Dr. Murat Kurt, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dudu Duygu Kılıç, Matematik Kulübü Danışmanı Doç. Dr. Tevfik Şahin ve Sağlık Kültür Spor Daire Başkan V. Öğr. Gör. Osman Kayhan koordinatörlüğü üstlendiği programa, Amasya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hakkı Turabi de katıldı.

Programda, Yozgat Bozok Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mustafa Böyükata, Prof. Dr. Hamdi Temel, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi’nden Prof. Dr. Safa Tarhan, Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nurettin Demir ve Amasya Üniversitesi’nden Prof. Dr. Dudu Duygu Kılıç eğitmen olarak görev yaptılar.

09-10 Mart 2024 tarihlerinde düzenlenen eğitim programında akademisyenlere, “Temel Kavramlar: Bilgi Bilim Araştırma, Hipotez – Projenin Bileşenleri: Özgün Değer, Yöntem Yapılabilirlik, Yaygın Etki – Literatür Analizi: Bilgi Kaynaklarına Ulaşım ve Değerlendirilmesi – Araştırmanın Planlanması: 5N1K ve Zaman Yönetimi – Proje Yönetimi ve Sonuçlarının Değerlendirilmesindeki İncelikler – Proje Destekleri – Prototip Proje Tasarımı Uygulaması” konuları anlatıldı.

Eğitim, katılımcılara belgelerinin verilmesi ve ardından fotoğraf çekimiyle sona erdi.

Okumaya devam et

Haberler

YOZGAT ÇAMLIĞI’NDAKİ KAR KUYULARI TURİZME KAZANDIRILMAYI BEKLİYOR

Yayınlanma

Tarih

Yazar

SEYFİ ÇELİKKAYA

Çevre Bilincini Geliştirme Derneği Başkanı Prof. Dr. Hamdi Temel, elektrik, buzdolabı, soğuk hava deposunun bulunmadığı dönemlerde insanların kar kuyularını kullandıklarını belirterek “Yozgat Çamlığı’ndaki kar kuyularını da bir turizme kazandırmamız gerekecek” dedi.

Türkiye’nin ilk milli parkı Yozgat Çamlığı’nda 7-10 asırlık doğal karaçam ağaçlarının arasındaki 16 kar kuyusundan 2’si tespit edildi. Diğerlerinin de gün yüzüne çıkartılıp, turizme kazandırılması bekleniyor.

“ÇAMLIKTA 16 TANE KUYUNUN OLDUĞU GÖZLENİYOR”

Yozgat Bozok Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Çevre Bilincini Geliştirme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hamdi Temel, çamlıkta belirlenen kar kuyularını inceleyerek bilgi verdi. Hava koşulları nedeniyle çamlığın iç kısımlarında, kısmen restore ettirilen kar kuyusuna şu an için ulaşmanın zor olduğunu, ancak kendisinin yaz aylarında gittiğini bildiren Temel, her mevsim gidilebilecek yerde bulunan diğer kar kuyusunun doğal yapısını koruduğunu söyledi. Temel, şöyle konuştu:

“Türkiye’nin ilk milli parkı olan, 1958 yılında milli park olarak ilan edilen Yozgat Çamlığı’ndayız. Gerçekten karaçamları da görüyorsunuz, en az bunların ömürleri 400 yıllık ömürleri olan bir karaçamların aralarında olan kar sularının durduğu kar kuyularından bir tanesinin başındayız. Aslında Yozgat’ta bu çamlıkta 16 tane kuyunun olduğu gözleniyor. Yozgat Çamlığımızda iki tane kuyumuz aktif bir şekilde insanların görmesi üzerine yapılmış. Bir tanesi birazcık daha restore edilmiş ama şu an buradaki kar kuyumuz tamamen doğal olan kar kuyusu. Günümüze kadar da kalmış. Aslında en az bir 7-8 metredir, tahmin ediyorum ama şu an 3-4 metrelik yeri gözüküyor, diğerleri toprakla dolmuş bir vaziyette. Dikkat ederseniz orada insanların merdivenlerle aşağıya inip çıkmasını sağlayan merdivenler var. Bazen de böyle iplerle aşağıya, kuyuya böyle makaralarla inmişler tekrar o malzemeleri çıkartmışlar. Bir 40-50 yıl kadar öncesi, daha öncekilerde elektriğiniz yok, işte buzdolaplarınız yok. O zaman bu acaba soğuk hava deposu niteliğinde olan şeyler nasıl sağlanmış? Bizim eski insanlarımız işte böyle kar kuyularıyla sağlamışlar.”

“YOZGAT ÇAMLIĞINDAKİ KAR KUYULARINI TURİZME KAZANDIRMAMIZ GEREKECEK”

Sadece Türkiye’de değil dünyanın farklı ülkelerinde de kar kuyularının bulunduğunu bildiren Prof. Dr. Temel, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Kar kuyularını dünyada bakacak olursak gerçekten hem doğal kar kuyuları var. Boğazı dar olup aşağıya doğru genişleyen kar kuyularını görüyoruz. Bunların malzemeleri koyduktan sonra tabi bayağı bir karlar falan birikmişler orada. Daha sonra da malzemeler konmuş. Üzeri de kapatılmış. Yani hayvanlardan falan korunmak için. Bir de böyle suni dediğimiz yapay kuyular var ki Yozgat’takiler yapay kar kuyuları. Biz de yurt dışına gittiğimiz zaman görüyoruz ki bir seferinde böyle bir kar kuyusuna rastlamıştık. Türkiye’den bizi öyle bir götürüyorlar ama gittiğimiz an 2-3 tane büyük otobüsler vardı, bu kar kuyularını görmek için. Bu şu demek; aslında Yozgat Çamlığı’ndaki kar kuyularını da bir turizme kazandırmamız gerekecek.

“YOZGAT ÇAMLIĞINDAN TAM YARALANAMIYORUZ”

Anadolu insanı turşu, salça gibi şeylerde ihtiyaç duyduğundan dolayı yazın bunların bozulmaması için bu kar kuyularından yararlanmışlar. ‘Karcı’ dediğimiz ‘kar esnafı’ dediğimiz insanlar bunları ticari amaçlı olarak düşünmüşler. Mart ayındaki tabii karlar birazcık daha temiz oluyor, şu an temizlenme aşamasına gelmiş bu karlar. Ya malzemeleri buraya koymuşlar ya da şehre götürmüşler bunlardan dondurmalar yapılmış, kar dondurmaları işte ne bileyim kar helvaları veya hepimizin bildiği kar pekmezleri falan bunlar yapılarak insanlara sunulmuş. Meyve suları, ayranlar düşünün yani gazozlar vesaire bunların hepsi soğutmak için bu kar kuyularından elde edilen o buzlardan sağlanmış. Yozgat Çamlığı’ndan ne Yozgatlılar olarak ne de Türkiyeliler olarak tam yaralanamıyoruz. Tam bir kros yaparak, yürüyüş yapabileceğimiz yerler burası. Şuranın tarihi bir yazısını yazarak insanların turizmine kazandırması, bu bölgeye ekonomik yönden de bir katkı sağlamak demektir. Özellikle Avrupa’daki bazı ülkeler kar kuyularından elde edilen buzları ihraç etmişler, bazı ülkelere satmışlar. Mesela Portekizliler Romalılara satmış o zaman, tarihine falan bakacak olursanız. Osmanlılar da özellikle kar buzu ihtiyacını ‘karzızade’ diye bir birim kurmuşlar ve buna da 300 tane nefer vermişler. Bu kişi özellikle saraydaki veya İstanbul’daki buz ihtiyaçlarını Uludağ’dan karşılamışlar. Bu bölgede de biliyorsunuz Erciyes Dağı’ndan hala kar suyundan musluklardan su akıp oradan içen insanların da olduğunu görüyoruz.”

Okumaya devam et

Haberler

Cumhuriyet Ortaokulu öğrencileri görünmeyen mikroplastikler ile tanıştı!

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Çevre Bilincini Geliştirme Derneği Başkanı ve Yozgat Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof Dr. Hamdi TEMEL TÜBİTAK Bilim Söyleşileri programı kapsamında Yozgat Cumhuriyet Ortaokulu öğrencileri ile bir araya geldi.

Seminer çok ilgili bir öğrenci kitlesi ile soru ve cevaplar şeklinde geçti. Öğrencilerin konuya duyarlılığı ve yorumları görülmeye değerdi.

TÜBİTAK’ın Bilim Söyleşileri ile ilgili kısa videosunun ardından konu ile ilgili kısa metrajlı film gösterisinin sonunda çevre bilinci ile ilgili öğrencilere sorular yönelten Temel sağlıklı bir hayat için çevre eğitiminin olması gerektiği vurgusunu yaparak söyleşisine geçti.

Şuursuzca yere atılan plastiklerin, naylon poşetlerin çözülerek mikroplastiklere dönüştüğünü eğer çözünmez ise hayvanlara zarar verdiğini hatta onların ölmelerine bile neden olduğu açıklamasını yaptı.

Kozmetik ürünlerden bol miktarda mikroplastik alındığını belirten Temel artık yayınlarda bir haftada kredi kartı büyüklüğünde plastik yediğimizin ispatı da yapıldı dedi.

Sayın Temel yediklerimize içtiklerimize çok dikkat etmeliyiz güneş ışınlarına maruz kalmış ne içecekleri ne de yiyecekleri almamalıyız bilgilerini verdi.

Yaptıkları araştırmalarda pet şişelerde beş kimyasal maddenin suya geçtiğini bulduklarını ve pet şişelerden su içerken daha dikkatli olunması gerektiğini söyleyen Temel, yemeklerde kullanılan sofra tuzlarında, balıklarda, içme sularında, poşet çaylarda mikroplastiğe rastlandığını sözlerine ekledi.

Son yıllarda hemen hemen her gün mikroplastikler ile yeni yayınlar ve çalışmalar olmaktadır ve gün geçtikçe de mikroplastikler hayatımıza çıkmamak üzere girmiştir. Kutuplara ulaşaşan ve kar tanelerin içine  sızan mikroplastiklerin şuan için nasıl bir etki yapacağı kestirilememesine rağmen bu kadar kimyasallı maddelerin vücutta rahat durmayacağı bilgisini vererek ileride çok daha büyük sağlık sorunları çıkabileceğini bu yüzden plastik kapları ve plastik ile kaplı ürünleri alırken daha dikkatli olması gerektiği mümkünse alınmaması bilgilerini vererek söyleşisini tamamladı.

. Söyleşi sonunda Yozgat Cumhuriyet ortaokulu müdürü Fatih BİLİR böyle etkinliklerin devam edeceğini belirterek Sayın Temel’e çok verimli geçen söyleşiden dolayı teşekkür etti. TÜBİTAK tarafından hazırlanan katılım ve teşekkür belgelerini Prof. Dr. Hamdi TEMEL ve TÜBİTAK Bilim Söyleşi Programı koordinatörü Okul öğretmeni Nurullah Korkman beye takdim edildi ve öğrenciler ile hatıra fotoğrafı çekilerek program sonlandırıldı.

Okumaya devam et

Trendler

Prof. Dr. Hamdi Temel © 2020 Tüm hakları saklıdır. Site içerisindeki yazıların izinsiz ve kaynak gösterilmeden paylaşılması yasaktır.

Toplam Ziyaretçi Sayısı

maksibet giriş maksibet film hd izle film izle film hd izle şutbet giriş şutbet oslobet giriş oslobet betmoris giriş betmoris elexusbet giriş favorislot elexusbet giriş