Bizimle iletişime geçin

Köşe Yazıları

Naylon faturayı hayatımıza çıkarıyor

Yayınlanma

Tarih

Su şişeleri, biberonlar, beslenme çantaları, poşetler, çoraplar… Biz farkında olmasak da gizli düşmanımız naylon, dört bir yanımızı sarmış durumda. Prof. Dr. Hamdi Temel’in Hayy Kitap’tan çıkan ‘Naylon Aşkı Öldürür’ adlı kitabı, plastik yaşamdan kurtulmanın yollarını anlatıyor.

Naylon deyince akla ilk gelen zift karası naylon poşetlerle, eskiden mahalle aralarında dolaşıp duran artık yerini ‘her şey bi milyon’culara bırakan ‘layloooncu’lar… Ancak durum bu kadar nostaljik bir manzaradan ibaret değil maalesef. Kadınların çoraplarından erkeklerin pantolonlarına hatta çocukların okul formaları, beslenme çantalarına bebeklerin bezlerinden biberonuna kadar hayatımıza olanca sinsiliğiyle çaktırmadan sızmış bir düşman naylon. Dicle Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hamdi Temel’in ‘Naylon Aşkı Öldürür’ adlı kitabı Amerika’da ortaya çıkarılan bu sentetik maddeden kurtuluş rehberi niteliğinde. Hayatını plastikle savaşa adayan Temel, kitabını yolladığı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den de tebrik almış.

Kitapta yer alan bölümlerden Bisfenol A (BPA)-kanser ilişkisi geçtiğimiz haftalarda gündeme gelen damacanadan cam şişeye geçiş tartışmalarını getiriyor akıllara. Bunun dışında Temel, nasıl naylonlaştığımız ve çözüm önerileriyle hayatın her yanını kaplayan plastik düşmanına karşı nasıl silahlanacağımız ve “Gidenleri geri getirir mi?” sorusu eşliğinde geri dönüşüm konusunu mercek altına alıyor.

Naylonun nüfus cüzdanı

Naylonun babası Amerikalılar. Bir petrol (karbon) türevi olan polietilenden üretilen bu sentetik madde 1930’da ABD’de bulunmuş zira. Ardından 1955’te yine burada üretilen naylon poşetler gelmiş. Tüm dünyayı saran ve adeta uygarlık göstergesine dönüşen bu furya ülkemizde 80’lerin sonunda başlamış. “Ne kadar poşet o kadar medeniyet.” zihniyetinin bedeliyse ömrü 400 ile 1.000 yıl arasında değişen naylonun ekolojik sisteme vurduğu darbe ve tabii bunun sonucunda açığa çıkan kanser riski. Bugün dünyada her yıl bir trilyon adeti aşan naylon poşet kullanılıyor. Bu poşetleri üretmek için gerekli 250 milyon ton plastik de cabası.

***

Naylon kullanmanın bedeli ağır

Hamdi Temel, market-pazar alışverişlerimizi, ıslanma pahasına fırından aldığımız sıcak ekmekleri, giysi ve aksesuarlarımızı kısaca hayatımızı saran naylonun faturasını çıkarmış kitabında. Buna göre plastik içeren naylon, ısı ve ışıkla temas edince kimyası bozuluyor. Zaman içerisinde zehirli petro-polimerler oluşuyor. Bunlar da vücuttaki yağ hücrelerinde çözünerek kanserojen maddeye dönüşüyor. Denizlere atılan milyonlarca ton poşet de su kirliliği tehlikesini getiriyor beraberinde. Kimyasal içeren siyah naylon poşetler de sadece toprağa değil, burada yetiştirilen sebze-meyve aracılığıyla zarar verebiliyor insanlara. Naylonların imhası sırasında açığa çıkan tehlikeli gazlar hava kirliliğinin de müsebbibi. Sağa sola atılan poşetler kanalizasyonları tıkayarak sel felaketlerine de sebep olabiliyor.

“Kestiğimiz koyunun midesinden poşet çıktı”

Çevreye döküp saçtığınız naylon/plastik atıklar sebebiyle her an hayvan katili olma potansiyeli taşıyorsunuz. Zira naylon yüzünden balina, yunus ve fok balığı gibi çeşitli deniz hayvanlarının yanı sıra koyun, keçi, inek gibi karada yaşayan canlıların da hayatı tehlikede. Profesör Hamdi Temel, bu noktada yaşadığı ilginç bir anekdotu aktarıyor. Bir gün veterinerlik fakültesi dekanı bir arkadaşı aramış kendisini. “Stajyer öğrencilerimizle hasta bir koyunu ameliyat ettik. Midesinden çeşitli plastik ve naylon türleri çıktı. Bunları aldık, sağlığına kavuştu.” demiş. Anlayacağınız plastik, yalnızca insanlar için değil, onları yeme riski olan ya da temas halindeki canlılar için de başlı başına bir tehdit unsuru.

Plastik yaşamdan kurtulma kılavuzu

Pazar-market alışverişlerinde geri dönüşümü kolay olan bez çanta, file, tekerlekli pazar çantası veya sepet kullanın.

Naylon poşet ve kese kâğıtlarının geri dönüşümünü sağlayın.

Daha az kese kâğıdı tüketimi için çantaya ayrı konulmasına gerek olmayan ürünleri bir araya yerleştirin.

İçecek alırken cam şişeleri tercih edin.

Çocuklarınıza plastik değil tahta veya bez oyuncaklar alın.

Yıkanabilir özellikte pamuklu ve organik bebek bezi ve hijyenik ürünleri kullanmaya özen gösterin.

Haftada 2 naylon poşet daha az kullanarak yılda 100 adet naylon poşetin çevreye verdiği zararı önlemek elinizde.

Apartmanlara geri dönüşüm kutuları konularak toplanan naylon ve plastik türevi maddelerin satışından elde edilecek gelirle çeşitli tadilatlar yapılabilir.

Yeni poşet satın almak yerine, elimizdekileri çöp poşeti olarak kullanın. Bir ton naylon poşetin tekrar kullanılmasıyla 11 varil benzine denk enerji tasarrufu sağlanır.

Bayram ve yılbaşı gibi özel günlerde firmalar dağıttıkları kalem, defter vs. eşantiyon yerine bez torba ve file verebilir.

Naylon poşetler vergilendirilmeli. Bir poşetin 50 kuruş gibi bir ücrete satılması tüketim konusunda caydırıcı olur.

Okumaya devam et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Köşe Yazıları

Lavanta ile Sağlığın Bilimsel Yüzü

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Editörlüğünü üstlendiğim ve Bozok Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından hazırlanan, Antalya Nobel Kitabevi tarafından yayımlanan “Sağlık Bilimleri Açısından Lavanta” adlı akademik kitabımız nihayet yayımlandı, çok şükür.

Lavanta bitkisini sağlık bilimleri açısından ele aldığımız bu eser, alanında önemli bir boşluğu dolduracağına inanıyorum. Kitabımız için 27 farklı anabilim dalından destek aldık ve 42 akademisyen katkı sundu. 2 bine yakın bilimsel makale taranarak yaklaşık bir yıllık yoğun bir çalışmanın sonunda bu eseri ortaya çıkardık. Diş Hekimliği Fakültesi, Veteriner Fakültesi ve Sağlık Bilimleri Fakültesi’nden öğretim üyeleri de kendi alanlarındaki bilgilerle kitaba değer kattılar. Kitap, hakem değerlendirmelerinden geçmiş olup, 243 sayfa boyunca akademik bilgilere yer verilmiştir.

Lavanta bitkisinden kısaca bahsetmek gerekirse, Lavanta, Lamiaceae (Ballıbabagiller) ailesinden olup, adı Latince “yıkamak” anlamına gelen “Lavare” kelimesinden türemiştir. İlk yazılı kaynaklarda, MÖ 370-285 yıllarında Yunan bilim insanı Theophrastus’un çalışmalarında geçmektedir. Lavanta, özellikle Akdeniz bölgesinde yaygındır ve Fransa, Bulgaristan, Türkiye gibi ülkelerde kültür tarımı yapılmaktadır. Ülkemizde özellikle Isparta’nın Kuyucak Köyü, lavanta tarımı ve turizminin merkezi haline gelmiştir.

Lavanta yağı, parfümeri, kozmetik ve tıbbi alanlarda yaygın olarak kullanılır. İçeriğindeki linalool ve linalil asetat lavantanın en önemli bileşenlerindendir. Aynı zamanda lavanta, gastronomi turizmine de katkı sağlayan bir bitkidir.

Lavanta, halk arasında birçok farklı şekilde kullanılmaktadır. Uçucu yağı, rahatlatıcı ve sakinleştirici etkileriyle stres, uykusuzluk, baş ağrısı ve anksiyeteye karşı aromaterapide tercih edilir. Yanık ve cilt tahrişlerinde, hafif yaraların iyileşmesinde ve böcek ısırıklarına karşı da uygulanmaktadır. Lavanta çayı, sindirim problemlerine iyi gelirken, karabaş otu olarak bilinen türü ise balgam söktürücü ve uyarıcı özellikleriyle öne çıkmaktadır. Ayrıca lavanta, evlerde doğal bir koku verici olarak da kullanılmaktadır.

Kısacası lavanta ile sağlığın bilimsel yüzünü birleştirmeye çalıştık. Kitabımıza ve lavantaya ilgi duyan herkesin bu eseri okumasını tavsiye ediyorum.

Kitabın önsözünü yazan Yozgat Bozok Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Evren Yaşar’a ve değerli katkılarıyla kitabımıza emek veren tüm hocalarımıza teşekkür ederim.

Yeni eserlerde buluşmak dileğiyle!

Okumaya devam et

Köşe Yazıları

Bilim Bozkır Topraklarındaydı!

Yayınlanma

Tarih

Yazar

10-12 Ekim tarihleri arasında, Yozgat saat kulesinin bulunduğu Cumhuriyet Meydanı’nda “Bozkırda Bilim Var 2” şenliği gerçekleştirildi. Yozgat Valiliği himayesinde, Yozgat Milli Eğitim Müdürlüğü ve Yozgat Bozok Üniversitesi tarafından düzenlenen programda, Yeşilay’dan Kızılay’a, Yozgat’ın resmî kurumlarından Yozgat Belediyesi’ne kadar pek çok paydaş yer aldı.

Yanlış okumadınız; toplam 8 paydaş ve 7 sponsor vardı.

TÜBİTAK 4007 Destek Programları gerçekten çok önemli ve ülkemizde büyük bir boşluğu dolduruyor. Ancak bu tür programlar inanılmaz derecede yorucu ve yıpratıcı olabiliyor. Proje ekibinin üstün çabaları ve gönüllüğü olmasa, bu tip etkinlikler ya hiç gerçekleştirilemez ya da yarım kalır.

Bu etkinlikle Yozgat’ta bilim ve teknoloji tanıtılarak, genç nesilin bilime olan ilgisi artırılmaya çalışıldı.

Düşünsenize, toplam 49 atölye ve 5 saha çalışması vardı! Benim “Plastik Ayak İzimi Azaltıyorum” atölyemdi. Gelen öğrencilere, velilere ve Yozgat halkına çevre kirliliği ve plastik kirliliğinden bahsettim; gelecekte bizi bekleyen sorunlar hakkında bilgilendirme yaptım. Yanımdaki asistanlarım ile öğrendiklerini renkli sayfalara resmetmelerini sağladık.

Kimya deneyleri ise oldukça gösterişliydi ve öğrencilerin gözleri benim atölyemden sürekli yan tarafa kayıyordu.

Dünya böyle bir yer işte. Birimiz kirletiyor, diğerimiz temizlemeye çalışıyor. Bu anekdotu paylaşınca gülümsemelerimiz artıyordu.

İl Emniyet Müdürlüğü’nün toplum destekli ve trafik ekiplerinin özverili çalışmaları, temiz enerji projeleri, inovatif sağlık çözümleri, atıkların sanata dönüştürülmesi, tarihe yolculuk ve mancınık yapımı, praksinoskopi, meyve analizi, sihirli kimya, mikro dünyayı keşfetme, böceklerin gizemli dünyası, diş sağlığı ve bakımı, deprem farkındalığı, küçük mucitler, yapay zekâ uygulamaları, ilk robotum hoverboard, taşların renkli dünyası, teleskop gösterileri gibi sayısız atölye etkinliği düzenlendi.

Etkinlik inanılmaz derecede kalabalıktı. Katılımın yirmi beş binin üzerinde olduğu söyleniyor. Sadece öğrenciler ve veliler değil, yaşlı nine ve dedeler bile ilgi odağı oldu. Ellerinde ikram edilen çorbalar ve çaylar ile şaşkın şaşkın etkinlik alanını gezen yaşlılarımız, şenliğe ayrı bir renk kattı.

Tiyatro gösterileri, dil öğrenme becerileri, roket atma etkinlikleri, ok atma gibi aktiviteler de etkinliğin etkileyici yanları arasındaydı.

Açılışta Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan ve Yozgat Milli Eğitim Müdürü İsmail Altınkaynak, yaptıkları konuşmalarla bilim şenliğinin önemine vurgu yaptılar ve etkinliğe ne kadar değer verdiklerini gösterdiler.

Üç günlük bilim şöleni, çevre ilçelerden gelen öğrenciler, ilgili veliler ve diğer misafirlerin yoğun katılımıyla son buldu.

Proje yürütücüsü alan Fatma Temel Turhan Bilim ve Sanat merkezi öğretmenlerinden Figen Kasap, uzman olarak görev Mehrican Çakıroğlu ve Mevlüde Çağlayan başta olmak üzere tüm proje öğretmenlerini, üstün gayret ve zamanlarını harcayan Yozgat Bozok Üniversitesi öğretim üyelerini ve bu etkinlikte görev alan öğrencilerimizi fedakarlıklarından ve emeklerinden dolayı tebrik ediyorum.

Okumaya devam et

Köşe Yazıları

Mikroplastikler: Görünmeyen Tehlike Artık Her Yerde

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Bugün, World Economic Forum’un mikroplastikler hakkında sunduğu bilgileri tartışmak istiyorum. Okuyucularım bilir, yıllardır mikroplastiklerin zararları üzerinde duruyorum. Yazılar yazdım, konferanslar verdim ve vermeye de devam ediyorum.

Ancak hala neyle karşı karşıya olduğumuzu tam olarak bilemiyoruz.

Gelecekte çok daha ciddi sonuçlarla yüzleşebileceğiz.

Mikroplastikler artık her yerden bize ulaşabiliyor: havadan, sudan ve topraktan.

Bu yoğun mikroplastiklerin vücudumuzda etkisiz kalmayacağı kesin. World Economic Forum’un verilerine göre, mikroplastiklerin kalp krizi ve felç riskini artırabileceği belirtiliyor. Ne kadar acı değil mi?

Hayatımızı kolaylaştırdığını sandığımız bu maddelerin ne kadar büyük zararlar verebileceğini artık daha net tahmin edebiliyoruz.

2024 yılı Küresel Riskler Raporu’nda mikroplastikler, Dünya Ekonomik Forumu tarafından en büyük on risk arasında yer almış durumda.

Yıllık 78.000 ile 211.000 mikroplastik parçacığını yiyeceklerimiz aracılığıyla vücudumuza aldığımız biliniyor.

Düşünsenize, dolmalarımız bile artık plastikle kaplanmış durumda!

Birleşmiş Milletler Çevre Programı’na (UNEP) göre, her yıl 23 milyon ton mikroplastik sularımıza karışıyor.

Araştırmalar her geçen gün artıyor, mikroplastiklerin midyelere, ballara ve tarım alanlarına bile bulaştığı tespit ediliyor.

Tarım arazilerimiz artık mikroplastiklerle dolu.

Mart 2022’de BM Çevre Meclisi’nde 175 ülke plastik kirliliğine son vermeyi taahhüt etti ve diğer ülkeler de bu konuda çalışmalar başlatmış durumda.

Hatta mikroplastik yiyen robotlar gibi yenilikçi çözümler geliştiriliyor.

Bu tür çalışmalar, geleceğimiz için hayati öneme sahip.

Mikroplastik konusunu işlemeye devam edeceğim. Her bilgiliyi okuyucularım ile paylaşacağım.

İster misiniz cidden?

Okumaya devam et

Trendler

Prof. Dr. Hamdi Temel © 2020 Tüm hakları saklıdır. Site içerisindeki yazıların izinsiz ve kaynak gösterilmeden paylaşılması yasaktır.

Toplam Ziyaretçi Sayısı

maksibet giriş maksibet film hd izle film izle film hd izle şutbet giriş şutbet oslobet giriş oslobet betmoris giriş betmoris elexusbet giriş favorislot elexusbet giriş