Bizimle iletişime geçin

Köşe Yazıları

ESKİMEYEN ŞEHİR; ESKİŞEHİR

Yayınlanma

Tarih

Eczacılık Fakültesi Dekanlarının toplantısı Anadolu Üniversitesinde idi. Çok az bir istisna ile herkes katılmıştı, toplantıdan sonra bir günlük gezi programımız oldu. İlk defa Eskişehir’i gezme fırsatım olmuştu, bu zamana kadar Eskişehir’i neden gezmediğime hayıflandım doğrusu…

Eskişehir’ de ilk göze batan şey, Belediye başkanı Prof.Dr. Yılmaz Büyükerşen. Herkesin dilinde bir başkan, her kesimin sevgisini saygınsı kazanmış. Profesörü de methediyor, işçisi de. Siyaset üstü bir kişiliğe bürünüvermiş. Farklı partilerden olsalar bile, Belediye Başkanlığı seçimlerinde sayın Büyükerşen’e oylarını veriyorlarmış.  “Keşke görse idim”  dedim içimden, yüz yüze tebrik etmek isterdim böylesi başarılı bir kişiyi. Tabi ki bu körü körüne bir sevgi değil, Eskişehir’i görünce zaten siz de inanamıyorsunuz yaptıklarına. Büyükerşen’den önce Eskişehir, bir de Büyükerşen’den sonra Eskişehir diye adlandırmışlar. Diyorum ki “Her ile böyle bir Belediye Başkanı nasip etsin Allah”.  Başarısız belediye başkanlarının sığındıkları mazeretler zihnimden geçiyor o an… Peki diyorum, Büyükerşen’de rakip partiden, o nasıl bulmuş bu kadar fonları veya yapıvermiş projelerini. Dünyada ilk defa Açıköğretim Fakültesi’ni kuran öncülerden ve bir anda Dünyanın en zengin üniversitelerinden yapıvermiş Anadolu Üniversitesi’ni. Bütün akademik hocaların da gönlünde taht kurmuş bir şahsiyet. 2013 yılında “Bal Mumu Heykel Müzesi” ni açmış, kendi elleri ile yaptığı Bal Mumu Heykellerinin ziyarete açılmasını sağlamış. Dekanlar olarak müzeyi ziyaret ettiğimizde herkes hayranı olduğu şahsiyetler ile fotoğraf çektirme yarışmasına girmişlerdi bile. Mimikleri bile oturmuştu, heykellerin simalarına. Rahmetli Turgut Özal’ın duruşu bir anda zihnimde canlanıverdi veya  Kurtuluş savaşında ki Mustafa Kemal Paşanın yaverleri ile oturduğu masa toplantısı, ama Mustafa Kemal paşanın eşi Latife Hanım’ın giysisini çok abartılı buldum, keşke değiştirseler diye içimden geçirmedim desem yalan olmaz…

1. İnönü ve 2. İnönü savaşlarının yapıldığı yerler. Bu yüzden tarihimizde çok önemli bir yere sahip Eskişehir. Yunan işgalinin yanında İngilizler de işgal etmiş Eskişehir’i. Bunu da yeni  duymuştum, notlarımın arasına aldım. Kurtuluş Savaşı’nda Eskişehir kurtulduğu zaman tam bir yıkım halinde imiş, şimdi modern binaları ve yerleşim yerlerini parklarını görünce inanamıyorsunuz.

Porsuk çayının nazlı nazlı aktığına bakmamak gerekiyormuş, bir kızınca diyor Eskişehirliler sağında solunda hiç bir şey bırakmazmış ki 1950 yıllarına götürüyorlar hemen bizleri, o taşkın sulardan çok canlar yanmış.

Lületaşı Eskişehir ile sembolleşmiş. Her yerde bu tılsımlı taş ile ilgili herhangi bir aksesuar görebiliyorsunuz. Ve diyorlar ki satıcılar bu lüle taşını bizden başka kimse işleyemez.

Yüksek Hızlı trenden bahsetmeden geçmek olmaz, hayatımın en rahat yolculuğunu Ankara- Eskişehir arasında yaptım. Emin olun Türkiye’nin her yerine bu Hızlı Trenler geldiği takdirde kimse ne Uçak ne Otobüs ne de Özel Araçlara ihtiyaç duyacaklardır.

Eskişehir’e gidince “Çiböreği” yemeden sakın dönmeyin. Benden söylemesi… Sakın Çiğbörek falan da demeyin, hemen uyarı veya fırçayı yersiniz.

Çağdaş Cam Sanatları Müzesini gezince kendinizi Venedik’ de gibi hissediyorsunuz. Cam işlemenin Eskişehir’de bu kadar yaygın olduğunu bilmiyordum. Ülkem adına gurur duydum.

Kent Park’ın Porsuk Çayı’na bakan kısmında oluşturulan özel alanda Türkiye’nin ilk yapay plajını gezdiğimizde insanın içinden şu da geçiyor “Eğer insan isterse denizi de getirebilir”.

Öğrencilerin gezebilecekleri eğlenebilecekleri çok güzel yerler de yapılmış, Tekrar öğrenci olasınız geliyor ki Eskişehir tam bir öğrenci şehri oluvermiş.

Bu yazdılarım sadece günün yarısı kadar gezdiğim yerlerdi, tadına varamadım, bir dahaki ziyaretimde Eskişehir’in her yerini gezmek için tekrar gideceğim.

Dekanlar Konseyi toplantısına ev sahipliği eden; Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Naci GÜNDOĞAN başta olmak üzere Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Yusuf ÖZTÜRK ile sevgili eşi Doç.Dr. Nilgün Öztürk, Prof.Dr. Kadriye  BENKLİ ve çalışma arkadaşlarına sıcak misafirperverliklerinden dolayı çok teşekkür ediyorum…

Okumaya devam et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Köşe Yazıları

Lavanta ile Sağlığın Bilimsel Yüzü

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Editörlüğünü üstlendiğim ve Bozok Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından hazırlanan, Antalya Nobel Kitabevi tarafından yayımlanan “Sağlık Bilimleri Açısından Lavanta” adlı akademik kitabımız nihayet yayımlandı, çok şükür.

Lavanta bitkisini sağlık bilimleri açısından ele aldığımız bu eser, alanında önemli bir boşluğu dolduracağına inanıyorum. Kitabımız için 27 farklı anabilim dalından destek aldık ve 42 akademisyen katkı sundu. 2 bine yakın bilimsel makale taranarak yaklaşık bir yıllık yoğun bir çalışmanın sonunda bu eseri ortaya çıkardık. Diş Hekimliği Fakültesi, Veteriner Fakültesi ve Sağlık Bilimleri Fakültesi’nden öğretim üyeleri de kendi alanlarındaki bilgilerle kitaba değer kattılar. Kitap, hakem değerlendirmelerinden geçmiş olup, 243 sayfa boyunca akademik bilgilere yer verilmiştir.

Lavanta bitkisinden kısaca bahsetmek gerekirse, Lavanta, Lamiaceae (Ballıbabagiller) ailesinden olup, adı Latince “yıkamak” anlamına gelen “Lavare” kelimesinden türemiştir. İlk yazılı kaynaklarda, MÖ 370-285 yıllarında Yunan bilim insanı Theophrastus’un çalışmalarında geçmektedir. Lavanta, özellikle Akdeniz bölgesinde yaygındır ve Fransa, Bulgaristan, Türkiye gibi ülkelerde kültür tarımı yapılmaktadır. Ülkemizde özellikle Isparta’nın Kuyucak Köyü, lavanta tarımı ve turizminin merkezi haline gelmiştir.

Lavanta yağı, parfümeri, kozmetik ve tıbbi alanlarda yaygın olarak kullanılır. İçeriğindeki linalool ve linalil asetat lavantanın en önemli bileşenlerindendir. Aynı zamanda lavanta, gastronomi turizmine de katkı sağlayan bir bitkidir.

Lavanta, halk arasında birçok farklı şekilde kullanılmaktadır. Uçucu yağı, rahatlatıcı ve sakinleştirici etkileriyle stres, uykusuzluk, baş ağrısı ve anksiyeteye karşı aromaterapide tercih edilir. Yanık ve cilt tahrişlerinde, hafif yaraların iyileşmesinde ve böcek ısırıklarına karşı da uygulanmaktadır. Lavanta çayı, sindirim problemlerine iyi gelirken, karabaş otu olarak bilinen türü ise balgam söktürücü ve uyarıcı özellikleriyle öne çıkmaktadır. Ayrıca lavanta, evlerde doğal bir koku verici olarak da kullanılmaktadır.

Kısacası lavanta ile sağlığın bilimsel yüzünü birleştirmeye çalıştık. Kitabımıza ve lavantaya ilgi duyan herkesin bu eseri okumasını tavsiye ediyorum.

Kitabın önsözünü yazan Yozgat Bozok Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Evren Yaşar’a ve değerli katkılarıyla kitabımıza emek veren tüm hocalarımıza teşekkür ederim.

Yeni eserlerde buluşmak dileğiyle!

Okumaya devam et

Köşe Yazıları

Bilim Bozkır Topraklarındaydı!

Yayınlanma

Tarih

Yazar

10-12 Ekim tarihleri arasında, Yozgat saat kulesinin bulunduğu Cumhuriyet Meydanı’nda “Bozkırda Bilim Var 2” şenliği gerçekleştirildi. Yozgat Valiliği himayesinde, Yozgat Milli Eğitim Müdürlüğü ve Yozgat Bozok Üniversitesi tarafından düzenlenen programda, Yeşilay’dan Kızılay’a, Yozgat’ın resmî kurumlarından Yozgat Belediyesi’ne kadar pek çok paydaş yer aldı.

Yanlış okumadınız; toplam 8 paydaş ve 7 sponsor vardı.

TÜBİTAK 4007 Destek Programları gerçekten çok önemli ve ülkemizde büyük bir boşluğu dolduruyor. Ancak bu tür programlar inanılmaz derecede yorucu ve yıpratıcı olabiliyor. Proje ekibinin üstün çabaları ve gönüllüğü olmasa, bu tip etkinlikler ya hiç gerçekleştirilemez ya da yarım kalır.

Bu etkinlikle Yozgat’ta bilim ve teknoloji tanıtılarak, genç nesilin bilime olan ilgisi artırılmaya çalışıldı.

Düşünsenize, toplam 49 atölye ve 5 saha çalışması vardı! Benim “Plastik Ayak İzimi Azaltıyorum” atölyemdi. Gelen öğrencilere, velilere ve Yozgat halkına çevre kirliliği ve plastik kirliliğinden bahsettim; gelecekte bizi bekleyen sorunlar hakkında bilgilendirme yaptım. Yanımdaki asistanlarım ile öğrendiklerini renkli sayfalara resmetmelerini sağladık.

Kimya deneyleri ise oldukça gösterişliydi ve öğrencilerin gözleri benim atölyemden sürekli yan tarafa kayıyordu.

Dünya böyle bir yer işte. Birimiz kirletiyor, diğerimiz temizlemeye çalışıyor. Bu anekdotu paylaşınca gülümsemelerimiz artıyordu.

İl Emniyet Müdürlüğü’nün toplum destekli ve trafik ekiplerinin özverili çalışmaları, temiz enerji projeleri, inovatif sağlık çözümleri, atıkların sanata dönüştürülmesi, tarihe yolculuk ve mancınık yapımı, praksinoskopi, meyve analizi, sihirli kimya, mikro dünyayı keşfetme, böceklerin gizemli dünyası, diş sağlığı ve bakımı, deprem farkındalığı, küçük mucitler, yapay zekâ uygulamaları, ilk robotum hoverboard, taşların renkli dünyası, teleskop gösterileri gibi sayısız atölye etkinliği düzenlendi.

Etkinlik inanılmaz derecede kalabalıktı. Katılımın yirmi beş binin üzerinde olduğu söyleniyor. Sadece öğrenciler ve veliler değil, yaşlı nine ve dedeler bile ilgi odağı oldu. Ellerinde ikram edilen çorbalar ve çaylar ile şaşkın şaşkın etkinlik alanını gezen yaşlılarımız, şenliğe ayrı bir renk kattı.

Tiyatro gösterileri, dil öğrenme becerileri, roket atma etkinlikleri, ok atma gibi aktiviteler de etkinliğin etkileyici yanları arasındaydı.

Açılışta Yozgat Valisi Mehmet Ali Özkan ve Yozgat Milli Eğitim Müdürü İsmail Altınkaynak, yaptıkları konuşmalarla bilim şenliğinin önemine vurgu yaptılar ve etkinliğe ne kadar değer verdiklerini gösterdiler.

Üç günlük bilim şöleni, çevre ilçelerden gelen öğrenciler, ilgili veliler ve diğer misafirlerin yoğun katılımıyla son buldu.

Proje yürütücüsü alan Fatma Temel Turhan Bilim ve Sanat merkezi öğretmenlerinden Figen Kasap, uzman olarak görev Mehrican Çakıroğlu ve Mevlüde Çağlayan başta olmak üzere tüm proje öğretmenlerini, üstün gayret ve zamanlarını harcayan Yozgat Bozok Üniversitesi öğretim üyelerini ve bu etkinlikte görev alan öğrencilerimizi fedakarlıklarından ve emeklerinden dolayı tebrik ediyorum.

Okumaya devam et

Köşe Yazıları

Mikroplastikler: Görünmeyen Tehlike Artık Her Yerde

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Bugün, World Economic Forum’un mikroplastikler hakkında sunduğu bilgileri tartışmak istiyorum. Okuyucularım bilir, yıllardır mikroplastiklerin zararları üzerinde duruyorum. Yazılar yazdım, konferanslar verdim ve vermeye de devam ediyorum.

Ancak hala neyle karşı karşıya olduğumuzu tam olarak bilemiyoruz.

Gelecekte çok daha ciddi sonuçlarla yüzleşebileceğiz.

Mikroplastikler artık her yerden bize ulaşabiliyor: havadan, sudan ve topraktan.

Bu yoğun mikroplastiklerin vücudumuzda etkisiz kalmayacağı kesin. World Economic Forum’un verilerine göre, mikroplastiklerin kalp krizi ve felç riskini artırabileceği belirtiliyor. Ne kadar acı değil mi?

Hayatımızı kolaylaştırdığını sandığımız bu maddelerin ne kadar büyük zararlar verebileceğini artık daha net tahmin edebiliyoruz.

2024 yılı Küresel Riskler Raporu’nda mikroplastikler, Dünya Ekonomik Forumu tarafından en büyük on risk arasında yer almış durumda.

Yıllık 78.000 ile 211.000 mikroplastik parçacığını yiyeceklerimiz aracılığıyla vücudumuza aldığımız biliniyor.

Düşünsenize, dolmalarımız bile artık plastikle kaplanmış durumda!

Birleşmiş Milletler Çevre Programı’na (UNEP) göre, her yıl 23 milyon ton mikroplastik sularımıza karışıyor.

Araştırmalar her geçen gün artıyor, mikroplastiklerin midyelere, ballara ve tarım alanlarına bile bulaştığı tespit ediliyor.

Tarım arazilerimiz artık mikroplastiklerle dolu.

Mart 2022’de BM Çevre Meclisi’nde 175 ülke plastik kirliliğine son vermeyi taahhüt etti ve diğer ülkeler de bu konuda çalışmalar başlatmış durumda.

Hatta mikroplastik yiyen robotlar gibi yenilikçi çözümler geliştiriliyor.

Bu tür çalışmalar, geleceğimiz için hayati öneme sahip.

Mikroplastik konusunu işlemeye devam edeceğim. Her bilgiliyi okuyucularım ile paylaşacağım.

İster misiniz cidden?

Okumaya devam et

Trendler

Prof. Dr. Hamdi Temel © 2020 Tüm hakları saklıdır. Site içerisindeki yazıların izinsiz ve kaynak gösterilmeden paylaşılması yasaktır.

Toplam Ziyaretçi Sayısı

maksibet giriş maksibet film hd izle film izle film hd izle şutbet giriş şutbet oslobet giriş oslobet betmoris giriş betmoris elexusbet giriş favorislot elexusbet giriş