Bizimle iletişime geçin

Genel

Bilimsel Proje Yönetimi ve TÜBİTAK Destekleri

Yayınlanma

Tarih

Yozgat Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde bilimsel araştırma ve proje süreçlerine dair önemli bir eğitim sizlerle!

🎙️ Konuşmacı: Prof. Dr. Hamdi Temel 📅 Tarih: 20 Kasım 2025 🕐 Saat: 12.30 – 13.30 📍 Yer: Tıp Fakültesi Seminer Salonu

🔎 Eğitimde neler var?

  • Bilimsel proje yönetiminin temel prensipleri
  • TÜBİTAK destek programları ve proje türleri
  • Proje hazırlama ve başvuru süreçleri
  • Proje izleme, raporlama ve değerlendirme
  • Bilimsel araştırmalarda yol haritası çizmek ve TÜBİTAK desteklerinden en verimli şekilde yararlanmak isteyen herkes davetlidir!

Okumaya devam et
Yorum yapmak için tıklayın

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Genel

Sessiz ve Salgın Şeklinde Yayılan Metamfetamin Tehlikesi

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Son yıllarda toplum olarak adını sıkça duymaya başladığımız bir madde var: metamfetamin (met). Ne yazık ki beynin kimyasını altüst eden, kullanıcıyı derin bir uçuruma sürükleyen ve hızla yayılma eğilimi gösteren bu ölümcül maddeden hem kendimizi hem çocuklarımızı korumak zorundayız. Bunun için önce tehlikeyi doğru tanımamız, sonra da bilinçli adımlar atmamız gerekiyor.

Öncelikle metamfetamini tanıyalım.

Metamfetamin, C₁₀H₁₅N formüllü, fenetilamin türevi sentetik bir uyarıcıdır. Aromatik bir benzen halkası, yan zincirde metilamino grubu ve alfa karbonunda metil grubundan oluşan yapısı, beyinde dopamin salgısını olağanüstü artırarak güçlü bir uyarıcı etki oluşturur.

Peki İnsanlar Neden Kullanır?

Cevabı aslında basittir:
Geçici enerji, sahte bir mutluluk ve yapay bir özgüven duygusu.
Kullanıcılar kısa süreli bir kaçış yaşar; ancak bedeli çok ağırdır.

Bilimsel Veriler Tehlikeyi Gözler Önüne Seriyor

American Addiction Centers’in verileri, metamfetamin tehlikesinin her geçen gün arttığını göstermektedir. Metin kullanımı sırasında kalp hızı, vücut sıcaklığı, nefes alma ve kan basıncı yükselir; kişi kendini daha enerjik ve uyanık hisseder. Bu yapay uyanıklık hali çok kısa sürer ve ardından derin bir çöküş, yorgunluk ve depresyon ortaya çıkar.

AAC ve NIDA’nın raporlarına göre uzun süreli kullanım:

  • Dopamin ve serotonin üreten sinir hücrelerinde kalıcı hasar oluşturabilir.
  • Hafıza, öğrenme, koordinasyon gibi bilişsel beceriler ciddi şekilde zayıflar.
  • Saldırganlık, paranoya, halüsinasyon gibi ruhsal problemler görülür.
  • “Meth mouth” adıyla bilinen şiddetli diş çürümeleri, cilt problemleri, kilo kaybı ve damar hasarları ortaya çıkar.
  • Kronik kullanım, Parkinson benzeri nörolojik sorunlara kadar ilerleyebilir.

Yaygınlık Şaşırtıcı ve Kaygı Verici

  • 2021 itibarıyla, 12 yaş ve üzeri nüfusun %6’sı yaşamında en az bir kez met kullandığını bildirmiştir.
  • Dikkat edin, 12 yaş… Bu veri bile tek başına durumun vahametini ortaya koymaktadır.
  • 2014 TEDS verilerine göre, her 100.000 kişiden yaklaşık 53’ü, metamfetamin bağımlılığı nedeniyle tedavi merkezlerine başvurmuştur.

Bu tablo, metamfetaminin bireysel bir sorun olmaktan çıkıp toplumsal bir krize dönüştüğünü gösteriyor.

Çözüm Var, Umut Var

Metamfetamin bağımlılığı ağır bir tablo yapsa da tedavisi de mümkündür.

  • Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT) büyük yarar sağlar.
  • “Motivasyonel görüşme teknikleri” programları, temiz test sonuçlarını ödüllendirerek süreci güçlendirir.
  • Destek grupları ve aile terapileri kişinin iyileşme sürecini hızlandırır.

Toplumsal olarak ise:

  • Okullarda uyuşturucu farkındalığı eğitimi artırılmalı,
  • Aileler çocuklarındaki davranış değişimlerini ciddiye almalı,
  • Devlet, uzun vadeli tedavi merkezlerini güçlendirmeli,
  • Sivil toplum ve sağlık çalışanları entegre programlar yürütmelidir.

Metamfetamin bağımlılığıyla mücadelede ülkemizdeki en önemli kurumlardan biri olan YEDAM (Yeşilay Danışmanlık Merkezi)’dır.
YEDAM; ücretsiz psikolojik destek, bireysel terapi ve aile odaklı danışmanlık hizmetleri sunarak bağımlı bireylerin hem tedavi olmalarına hem de sosyal hayata yeniden uyum sağlamalarına önemli katkılar sağlamaktadır. Kurum, her geçen gün kendini daha da geliştirmekte; 115 Danışma Hattı ise büyük bir özveriyle hizmet vermektedir. Yakinen çalışmalarına şahit olduğum Yozgat YEDAM ekibinin gayretlerini de buradan tebrik ediyorum.

Sonuç olarak, bu maddeyle ve diğer tüm zararlı bağımlılık yapıcı maddelerle mücadele etmek, onların pençesinden kurtulmak için bireyler, aileler, kurumlar ve toplum olarak ortak bir çaba göstermemiz büyük önem taşımaktadır.

Kaynak: American Addiction Centers, “Meth Addiction: Facts, Statistics & How Meth Changes You” (americanaddictioncenters.org/blog/meth-statistics)

Okumaya devam et

Genel

Çankırı’da Mikroplastik Tehlikesine Dikkat: Prof. Dr. Hamdi Temel’den Çarpıcı Sunum

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Çankırı İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen “İlimde Bilim Şenliği-3” etkinlikleri kapsamında, çevre sorunlarına dikkat çekmek amacıyla Gazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde önemli bir konferans gerçekleştirildi.

Düzenlenen programda Prof. Dr. Hamdi Temel, “Görünmeyen Tehlike: Mikroplastikler” başlıklı sunumunda, mikroplastiklerin doğaya ve insan sağlığına etkilerini bilimsel verilerle katılımcılara anlattı. Temel, mikroplastiklerin sadece denizleri değil, hava, toprak ve gıda zincirini de tehdit ettiğini belirterek, farkındalık oluşturdu.

Etkinliğe İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı İlker Kendir, öğretmenler ve öğrenciler katıldı. Katılımcılar, günlük yaşamda farkında olmadan maruz kaldıkları mikroplastiklerin risklerini öğrenirken, çevre bilincinin önemine dair önemli bilgiler edindi.

Program sonunda öğrenciler, çevre kirliliği ve plastik kullanımıyla ilgili sorular sorarak konuya dair bilinçlerini artırdı. Etkinlik, çevre farkındalığını artırma yönünde atılmış anlamlı bir adım olarak değerlendirildi.

Okumaya devam et

Genel

Şekerin Gerçek Yüzü: Tatlı mı Zehir mi?

Yayınlanma

Tarih

Yazar

Halk arasında “toz şeker” dediğimiz beyaz şeker, mutfaklarımızın vazgeçilmezi gibi görünse de aslında en zararlısıdır. Çünkü defalarca işlenir, faydalı kısımları alınır ve geriye sadece boş kalori kalır. Yani yeriz ama vücudumuza hiçbir faydası olmaz.

Biraz örnek verelim:

Bir kutu gazlı içecekte yaklaşık 10 küp şeker bulunur. Yani kola içtiğinizde, sanki üst üste 10 küp şekeri ağzınıza atmış gibi olursunuz.

Hazır meyve sularında da durum farklı değildir; bir bardak portakal suyunda 5–6 küp şekere denk gelen miktar vardır.

Çocuklara aldığımız bir paket gofret, günlük alınması gereken şeker miktarını tek başına karşılar.

Bu kadar fazla şeker yüklemesi zamanla obeziteye, insülin direncine, diyabete, diş çürüklerine ve kalp hastalıklarına davetiye çıkarır.

Daha Sağlıklı Tatlandırıcılar

Peki “tatlıdan tamamen mi vazgeçelim?” Tabii ki hayır. Hepimizin tatlıya ihtiyacı var ama önemli olan doğru kaynağı seçmektir.

Bal: Doğal bal hem tatlı ihtiyacını karşılar hem de bağışıklığı destekler. Çocukken hastalandığımızda anneannelerimizin verdiği bir kaşık bal boşuna değildi. Ancak unutmayalım, her bal gerçek olmayabilir. Güvenilir yerden almak şarttır.

Pekmez: Dut, üzüm ya da keçiboynuzu pekmezi… Çocukluğumuzda sabah kahvaltısında bir kaşık yediğimizde gün boyu enerji verirdi. Demir açısından da zengindir; özellikle kansızlık problemi olanlar için iyi bir destektir.

Hurma ve kuru meyveler: Ramazan’da sofralarımızın vazgeçilmezi olan hurma, aslında her gün tüketilebilecek en doğal tatlılardan biridir. Çayın yanına bir hurma ya da birkaç kuru kayısı koymak, hem tatlı isteğini bastırır hem de lif ve vitamin desteği sağlar.

Stevia ve Hindistan cevizi şekeri: Son yıllarda daha çok duyuyoruz. Özellikle diyabet hastaları için uygun, bitkisel kökenli tatlandırıcılardır. Kan şekerini birden yükseltmezler.

“Azı Karar, Çoğu Zarar”

Unutmamamız gereken en önemli nokta şudur: “Doğal da olsa şeker, şekerdir.” Fazla bal da, fazla pekmez de vücuda gereğinden fazla şeker yüklemek demektir.

Mesela:

Çayı üç şekerli içiyorsak önce ikiye, sonra bire düşürelim. Bir süre sonra damak alışır ve şekersiz içmeye başlarız.

Tatlı krizimiz tuttuğunda çikolata yerine bir avuç kuru üzüm ya da iki hurma yiyelim.

Çocuklarımıza gazlı içecek yerine ev yapımı meyve suyu ya da ayran sunalım.

Sonuç: Şeker Hayatı Tatlandırsın, Sağlığı Götürmesin

Özellikle diyabet hastaları için durum çok daha hassastır. Onların vücudu şekeri farklı işler ve küçük bir fazlalık bile ciddi sonuçlara yol açabilir. Bu yüzden:

Bal ya da pekmez bile olsa, doktorun önerdiği ölçünün dışına çıkmamak gerekir.

Tatlı isteği geldiğinde hurma, elma, armut gibi lifli ve doğal meyveler daha güvenlidir.

Stevia gibi bitkisel tatlandırıcılar, kan şekerini hızlı yükseltmediği için daha uygun seçeneklerdir.

En önemlisi, diyabet hastaları tatlandırıcı seçiminde mutlaka doktor veya diyetisyenlerine danışmalıdır.

Unutmayalım: Şeker tadıyla hayatımıza renk katsın ama sağlığımızı elimizden almasın. Özellikle diyabetliler için doğru şeker seçimi, hem hayat kalitesini hem de uzun ömürlü bir yaşamı belirleyen en önemli etkenlerden biridir.

Okumaya devam et

Trendler

Prof. Dr. Hamdi Temel © 2020 Tüm hakları saklıdır. Site içerisindeki yazıların izinsiz ve kaynak gösterilmeden paylaşılması yasaktır.

Toplam Ziyaretçi Sayısı

maksibet giriş maksibet film hd izle film izle film hd izle şutbet giriş şutbet oslobet giriş oslobet betmoris giriş betmoris elexusbet giriş favorislot elexusbet giriş